Blog Arşivi

GEZİ YAZILARIM

Hoşgeldiniz





Translate

Yağmur yağdı böyle oldu!

Siz bu yazıyı okurken, belki çöl sıcakları tekrar geri gelmiş olabilir. Hatta yarım saat daha yağsa neredeyse kenti de önüne katıp denize sürükleyecek kadar güçlü yağmuru unutmuş bile olabilirsiniz. Ama bu sağanak yağmur ne ilk ne de son olacak…Yağmur yağmaya başladığında hepimizin içi gerçekten rahatladı. Çok mutlu olduk. Bir buçuk aydır gündemi meşgul eden Ankara ve İstanbul’da yaşanan su krizi ve insanımızın düştüğü zor durumu düşününce, hele birde işimizin sadece dualara kaldığı bazı uzman kişilerce söylenince, nasıl mutlu olmayalım?
Geçen aralık ayında susuz kaldığımız için, Ankara’da yaşayanların çilelerini en yakından biz biliriz…
***
Kentin merkezinde gündüz başlayan yağmur, Bahçecik’te sabaha karşı başlamıştı. İşe gitmek için, aralıksız yağan yağmurun şiddetini azaltmasını bekledim ama nafile… Baktım yağmurun hiç durmaya niyeti yok. Oğlumla birlikte yola koyulduk… Trafik lambalarının hiçbiri çalışmıyor ve trafik keşmekeş olmuş… Kağnı gibi ilerlerken birden asfaltı göremez olduk. Asfaltın tamamen sularla kaplandığını, araçların adeta Venedik’teki gondollar gibi süzüldüğünü gördük. Ama artık geri dönemezdik…
“Tabi bu sıkışıklığın tek sebebi yağmurun yağması değil, bir türlü bitmeyen yol yapım çalışmaları… Carrefour Köprüsü’nün aylardır süren yapım çalışmaları bir bitse de rahat etsek.” Diye kendi kendime söylendim. Ama durumun gerçekten bir felaket olduğunu yola devam ettikçe anladım. Bir ara ambulans siren çalarak yol istedi. Ama kimsenin bir santim kıpırdayacak yeri yoktu. Zor bela ambulansa yol açılabildi. Saatlerce köprüde hiç sinirlenmeden nasıl beklediğime bende inanmıyorum…
Perşembe pazarındaki tehlikeli adadan D- 1001’e döndük. O da ne! Yol kapalı…
İnsanın aklına gelmiyor ki D-100ü de sel almış diye…
Çınarlı-Avcılar arasındaki yola saçılmış iri mıcırlara ise bir anlam veremedim. Bildiğim kadarı ile orada yol yapım çalışması yoktu. Yağmur suyu ile üst kesimlerden inen taşlar olduğunu sonradan öğrendim…
Belsa Plaza’nın garajını da suların bastığını görünce iyice şaşırdım…
Garajdan paçalarımızı sıvayarak çıktık. Tam çile bitti derken iş merkezimizin kanalizasyon borularının patladığını, alt kattaki dükkânların tamamının pis sular altında kaldığını ve esnafın mağdur olduğunu gördük…
***
Akşama doğru yağışın bilânçosu ortaya çıkmaya başladı. Kentin en önemli cadde ve sokaklarında ki ev ve işyerlerinin alt katlarını su basmıştı. Ayrıca maddi hasar hasarlı çok sayıda trafik kazası olmuştu…
Hani çalışınca oluyordu. Bu işte bir terslik yokmu? Şimdi mağdur insanların zararlarını kim karşılayacak?
Dağlara taşlara “Yerin altında 169 milyon YTL var.” Diye yazarak, gereksiz yere yığınla reklâm parası veren Büyükşehir Belediyesi bizimle dalgamı geçti? İlginç sloganlar kullanarak, altyapıya ne kadar yatırım yaptığını cümle aleme duyurmak isterken müsrifçe davranmadı mı?
Bunun hesabını soracak bir merci yok mu?

* 30 Ağustos 2007 Bizim Kocaeli Gazetesi haftalık köşe yazısı