Blog Arşivi

GEZİ YAZILARIM

Hoşgeldiniz





Translate

Ne kadar çevreciyiz?

Birleşmiş milletlere üye ülkelerle birlikte, her yıl 5 Haziranı ‘‘Dünya Çevre Günü’’ ve devam eden haftayı da ‘‘Çevre Koruma Haftası’’ olarak kutluyoruz…
Kutlama etkinlikleri çerçevesinde törenler, piknikler, şenlikler düzenleyip, fidanlar dikiyoruz...

Bazı illerde, yöneticiler halkla birlikte çöp topluyor. Gerçi topladıkları çöpler Çevre Haftası dışında kalan zamanda kendilerinin attıkları çöplerden başkası değil ya neyse! Amaç haftanın kutlanması, etkinliklerin yerine getirilmesi…

Kabuklu kuruyemişler için çifte kesekâğıdı dağıtılması ve pazarlarda file dağıtılması ise ilgi çekici etkinlikler arasında… Keşke her gün bu etkinlikler yapılsa da, çevremiz gün ve haftalarla sınırlanan belli zamanlarda anılmasa…

Çevre haftasını kutlamakla, yılın belli bir haftasında çevre için bir şeyler yapmakla çevreci olunur mu? Bu çalışmalar hızla kirlenen, dünyamızı kurtarmak için yeterli mi? Elbette değil…

Lafa geldi mi hepimiz çevreciyiz. Çevrecilik konusunda üzerimize düşen ne varsa yaparız…

Herkes üzerine düşen görevi yapıyorsa, o halde çevremizin, dünyamızın içler acısı bir duruma gelmesinin sebebi nedir?

Çevremizi - doğamızı katledenler, havamızı, suyumuzu, toprağımızı kirletenler, gürültü kirliliği yapanlar kimlerdir? Bizim hiç suçumuz yok mu?

Aşağıda ki sorulara bir bakalım. Ne kadar çevreciyiz, çevre için bireysel olarak neler yapıyoruz ya da yapmıyoruz görelim…

***

• Bulaşık ve çamaşır yıkarken kullandığınız temizlik maddeleri, deterjanlar fosfat içeriyor mu?

Fosfat içeren temizlik maddeleri denizlerde yosunlaşmaya neden olup, oksijeni azaltarak deniz canlılarının ölmesine neden olur.

• Kişisel temizlik ya da ev temizliği için kullandığınız spreyler kloro-floro karbon içeriyor mu?

Bilim adamları kloro-floro karbonun ozon tabakasını deldiğini ve güneş ışınlarının dünyaya süzülmeden geldiği için cilt hastalıklarına ve kansere neden olduğunu söylemektedir.

• Market alışverişlerini yaparken naylon torba mı, bez torba mı kullanıyorsunuz?

Naylon torbaların 400 yıl boyunca doğa da yok olmadığını artık hepimiz biliyoruz. Naylon torbalar yiyecek sanıp yiyen hayvanların ölümüne yol açıyor. (Bazı marketler doğa da kolay çözünen naylon poşetler kullanmaya başladı)

• Evsel atıklarınızı atarken, organik atıklar ile gazete, kâğıt, karton, pil, alüminyum kutu, pet şişe, tetrapak kutuları gibi geriye dönüşümlü atıkları ayırıyor musunuz?

Bir ton atık kâğıdın geri dönüşümü ile 17 tane ağacın kesilmesi engellenmiş oluyor.

Toprağa karışan pillerin içindeki ağır metaller bitkiler ve hayvanlar yoluyla insanlara geçerek sakat doğumlara, kansere neden oluyor.

Pet şişelerin doğa da yok olması yüzyılları buluyor. Aslında cam şişelerde uygulanan depozit ücreti pet şişelerde uygulansa çöpe atılıp, doğayı kirletmez.

• Motor- makine yağı atıklarını, eski akülerinizi gelişi güzel atıyor musunuz, yoksa geri dönüşüm merkezlerine mi teslim ediyorsunuz?

• Yemeklik sıvı ve katı yağları, kızartma yağlarını lavaboya mı döküyorsunuz, biriktirip ilgili birimlere mi veriyorsunuz?

Atık bitkisel yağlar ve sanayi de kullanılan motor ve makine yağları kesinlikle toprağa ya da kanalizasyon sistemine dökülmemesi gerekiyor. Toprağın ve yeraltı sularının kirlenmesine, şebeke borularının çatlamasına neden oluyor.

• Ağaç ve çiçek dikiyor musunuz?

• Evinizin içine gösterdiğiniz özeni, dışına da gösteriyor musunuz?

• Çocuklarımıza okul öncesi dönemde çevre bilincini aşılıyor musunuz?

***
Çevre ile ilgili o kadar çok sorunumuz var ki, bu yaptıklarımız ya da yapacaklarımız belki deve de kulak kalacak ama ‘‘Bin kilometrelik yol bir adımla başlar’’ Çin atasözünü de unutmayalım… Sadece alışkanlıklarımızı değiştirerek bile, çevremiz için olumlu katkı da bulunabiliriz…

* 11 Haziran 2009 Bizim Kocaeli Gazetesi haftalık köşe yazısı