Blog Arşivi

GEZİ YAZILARIM

Hoşgeldiniz





Translate

Aklıma Takılanlar…

Gazetede hafta da bir köşe yazınca, hemen hergün yazının konusu değişiyor…
Malumunuz ülkemizde hergün yazılacak o kadar ilginç konular çıkıyor ki; bazen gazeteci arkadaşlara imreniyorum ‘‘çok hareketli bir mesleğiniz var’’ diye… Sonra hemen vazgeçiyorum bu düşüncemden…
Gecesi yok, gündüzü yok, tatili yok. ‘‘Gerçekten meşakkatli bir iş, her işte olduğu gibi çok sevmeden bir gün bile yapılamaz’’ diyorum…

***
Bu hafta Türk edebiyatının önde gelen isimlerinden Latife Tekin’e Karabük Belediyesinin AKP’li başkanının yaptığı saygısızlığı yazmayı düşünürken; sabah haberlerinde Ergenekon soruşturması kapsamında yine gözaltına alınan kişiler olduğunu görüyorum. Bakıyorum içlerinde emekli orgeneraller, oda başkanları, gazeteciler var…
Hâlbuki ben Hükümetin enerji politikasını eleştirdi diye, bir Belediye Başkanının nasıl ‘‘Sen buraya benim paramla geldin siyaset yapamazsın’’ ‘‘Alkışlayanın boynunu kırarım’’ diyebildiğini sormak, ‘‘ O para nerden senin oluyor? Babanın evinden mi getirdin? Sen belediye başkanı mısın, kemik kıran mısın? Demek istiyordum…

Depremden sonra müstakil evde yaşamak uğruna apar topar satın aldığımız, satın alırken sözleşme yapmadığımız için sekiz senedir kazıklandığımız kooperatifin genel kurulunu yazmak istiyordum…
Yirmi yıldır kooperatif başkanlığını bırakmayan, yapılan her eleştiriyi, yüz kızartıcı sözleri teşekkür edilmiş gibi karşılayan başkanı ve yönetim kurulunu yazmak istiyordum…  
Ama doktor arkadaşlarımızla sohbet ederken, açılan bir konu ile AKP hükümetinin insana ve doktora bakış açısını farklı bir noktadan yakalayınca;
‘‘İşte’’ dedim. ‘‘Bu hafta yazacağım konu kesinlikle bu olmalı’’…

***
Bildiğiniz gibi motorlu taşıtlara yapılan fenni muayenede, egzoz gazı emisyon ölçümü de yapılıyor. Temel olarak aracın egzozuna bir elektronik algılayıcı konularak çıkan gazların miktarlarına bakılıyor. Böylece motorun doğru çalışıp çalışmadığı, havayı kirletip kirletmediği anlaşılıyor…
 Sıfır kilometre olarak satın alınan araçlar ilk iki yıl muayeneden muaf tutuluyor. İkinci yıldan sonra bu araçların her iki yılda bir düzenli olarak muayeneye yaptırılması zorunlu… Ticari araçlar ise bu muayeneyi her yıl yaptırmak zorunda…  Gerçi zorunluluk olmasına rağmen, karayollarında seyreden resmi ya da özel araçların arkalarında simsiyah bir duman çıkartarak seyrettiklerine de tanık olmuyor değiliz.
Konuyu dağıtmayayım…
 Sohbet esnasında ‘araçların gazlarına bakmak için kurallar getiren ve buna da rayiç belirleyen devletin acaba insan kanında ki gazların tetkiki için belirlediği rayiç nedir?’ diye merak ettik, fiyat listesine baktık…
Egzoz gazı muayenesi için bedel 19.00 YTL…
İnsanın kanında ki gazlara bakmanın bedeli 1.70 YTL…
(SGK’nın özel hastane ve laboratuarlarla yaptığı anlaşma da öngörülen fiyat.)

Ne kadar trajikomik bir durum değil mi? Konuyu irdelersek; egzoz gazı emisyon ölçümü uzmanlık gerektirmeyen, herhangi bir kişinin kullanabileceği tamamen elektronik bir araçla yapılan bir işlem…  Aygıtın algılayıcısı araç çalışırken egzoza sokuluyor. Dijital göstergede sonuç okunup, kâğıda basılıyor. İmzalanıp mühürlenip araç sahibine veriliyor…
Yapılan işlemin bedeli 19.00 YTL.
İnsan sağlığını ilgilendiren kan gazlarına bakma ile ilgili işlem de ise; önce kan alınıyor. Bu tamamen bilgi ve sorumluluk isteyen bir işlem…  Alınan kan tahlil edildikten sonra konunun uzmanı bir hekim tarafından değerlendirilip imzalanıyor. Bu değerlendirmeyi yapabilmek için, liseden sonra en az 9-10 yıl tıp eğitimi görmek gerekiyor…  Bedeli 1.70 YTL
Devletin iki ayrı kurumunun iki ayrı iş için belirlediği rayiç bedeller…
İki konu da ekonomiyi, çevre ve insan sağlığını ilgilendiriyor…
AKP hükümetinin sağlıkla ilgili saha tecrübelerinin olmadığını, 2002 yılından beri ilgili yönetmelikler sürekli değiştirildiği için biliyoruz...
 Hekimlerin aldığı ücretleri çok bulduğunu, ithal doktor getirmek istediklerini de unutmadık…  
Ancak sağlık harcamalarında tasarruf yapmak istemesi hastaların kaliteli ve sağlıklı hizmet almasını engelliyor mu engellemiyor mu? Aklıma takıldı…

* 3 temmuz 2008  Bizim Kocaeli Gazetesi haftalık köşe yazısı