Blog Arşivi

GEZİ YAZILARIM

Hoşgeldiniz





Translate

Trafik kazaları...

Yirmi yıl kadar önce, bir atom mühendisi ile nükleer enerji konusunda konuşurken;
Ülkemizin nükleer enerjiye ihtiyacı olup olmadığını sorgulamış, nükleer reaktörlerin patlama ihtimali olduğunu ve Çernobil’de olduğu gibi birçok insana zarar verebileceğini hararetli bir şekilde anlatmış; ondan da aynı şekilde hararetli bir savunma beklemiştim...
Oysa karşımda ki mühendis, savunmaya geçip bir sürü ayrıntı anlatmak yerine: ‘‘ Nükleer reaktörün patlama olasılığı, bir binadan kafanıza tuğla düşmesi olasılığından daha az’’ Demişti ve o anda bu sözleri ile kesinlikle beni ikna edememişti...

Asrın felaketi 1999 depremi sonrasında ki artçı depremlerden biri gerçekleşirken;
Sarsıntı anında binadan kaçmaya çalışan bir banka güvenlik görevlisinin başına tuğla düşerek vefat ettiğinde aklıma o konuşma geldi...
Sakın ha bu sözlerimden nükleer enerjiyi savunduğum anlaşılmasın!  
Asıl anlatmak istediğim; bazı konulara şiddetle karşı çıkarken, en olmaması gereken durumlara tepki göstermememiz, normalmiş gibi davranmamızdır...
Yerel basından iki gün önce bir trafik kazası haberi okuduğum da, yine aynı konuşma aklıma geldi. Kuruçeşme mevkiinde gerçekleşen bu kazada birçok kişi yaralandı bir kişi hayatını kaybetti. Bu haber belki ilginizi çekti, belki de çekmedi. Çünkü hemen her gün kaza haberleri okuyoruz ve artık kanıksadık...
  Düşünsenize, geri dönmek üzere evden çıkıyorsunuz, bindiğiniz şehir içi otobüs kaza yapıyor ve hayatınızı kaybediyorsunuz...
Hiç düşünmediğiniz bir anda, kimseyle vedalaşamadan; birden bire, aniden...

Ne kadar korkunç değil mi? Üstelik sizin hiçbir hatanız, hiçbir suçunuz yokken!

Bazen trafik kazalarından sonra yolları kapatıp, protestolar yapıldığına tanık oluyoruz ama bu çok nadir oluyor. Başımıza gelmeden böyle bir eylem yapmak aklımıza bile gelmiyor.
Hemen her gün gazetelerde gördüğümüz birçok ailenin hayatının akışını değiştiren, akordeona dönmüş araçların, hastaneye kaldırılmaya çalışan yaralı ve ölü insanların, asla unutulmayacak travmaların, acıların fotoğraflarına bakıp, belki sadece ‘‘vah vah’’ deyip gazete sayfasını çeviriyoruz.
...
Kuruçeşme de olan kazanın sebebi; yoldan mı kaynaklandı, otobüsün lastikleri mi eskiydi, Şoförün dikkatsizliği mi, hava muhalefeti mi? Bilmiyorum ama yapılan istatistiklere göre ülkemizde her yıl trafik kazalarında ortalama 5–6 bin kişi ölüyor, binlerce insan yaralanıyor veya sakat kalıyor...
Bunun önüne geçmek mümkün mü?
Eğitimin ya da cezaların artırılması ile kazalar engellenebilir mi?
Yoksa bazı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi şehir içi ve şehirlerarası yolların düzenlemesini  ‘‘Trafik Mühendisleri’’ tarafından mı yapılmalı?
Bu konu üzerinde ciddi ciddi düşünmek lazım!

* 11 Şubat 2010 bizim Kocaeli Gazetesi haftalık köşe yazısı