Blog Arşivi

GEZİ YAZILARIM

Hoşgeldiniz





Translate

Gürsel Tekin’den Tan'a teşekkür mektubu - GERÇEK GÜNDEM

Gürsel Tekin’den Tan'a teşekkür mektubu - Gerçek Gündem

CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, CHP Kocaeli Milletvekili aday adayı Müzeyyen Topçu Tan’a teşekkür mektubu yolladı.




Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Gürsel Tekin, CHP Kocaeli Milletvekili aday adayı Diş Hekimi Müzeyyen Topçu Tan’a teşekkür mektubu yolladı.
CHP Kocaeli Çevre ve Sağlık Komisyonu olarak yayınlanan ‘CHP Çevre Komisyonu 5 Yıllık Faaliyet Raporu’nu okuyan Gürsel Tekin, aday adaylığı sürecine kadar komisyonun başkanlığını yürüten Tan ve nezdinde çalışma arkadaşlarına teşekkürünü mektupla iletti.
Gürsel Tekin mektubunda şu görüşlere yer verdi:
“CHP Kocaeli Çevre ve Sağlık Komisyonu olarak yayınladığınız ‘CHP Çevre Komisyonu 5 Yıllık Faaliyet Raporu’ elime ulaşmış bulunuyor. Geniş kapsamlı gözlemler sonucu oluşturduğunuz değerli çalışmanız hakkında ilgili birimlerimizi bilgilendirdiğimi ve gerekli çalışmaların ilgili birimde faaliyet gösteren çalışma arkadaşlarımızın koordinasyonunda yapılacağını bilmenizi isterim.Emekleriniz ve değerli çalışmalarınızdan ötürü yürekten kutluyor, katkılarınızın devamını diliyorum.
***

DEĞERLİ ARKADAŞLAR,
CHP Genel Sekreterimiz Gürsel Tekin'den bir mektup aldım. Milletvekili Aday Adayı olduğum için, paylaşıp paylaşmama konusunda epey düşündüm ve parti örgütümüze danıştım. CHP Çevre ve Sağlık Komisyonumuzun 5 yıllık çalışması sonucu oluşturduğu Faaliyet Raporu için sonuçta ortada bir emek vardı.
Genel Merkezimizin bu emeğimizi takdir etmesi, partimizin motivasyonu açısından çok önemli diye düşündüm ve paylaşıyorum.
Öncelikle 2010 yılında, CHP İl Çevre Ve Sağlık Komisyonunu oluştururken, Dr. Mehmet Fatih Çağlar ve beni bu komisyona davet ederek onurlandıran Dişhekimi Sadık Bamaç başta olmak üzere,Dr.Mehmet Fatih Çağlar'a, Nuriye Kazaner'e, Perihan Evren'e, Füsun Dur'a, İlkay Kaleli'ye, Döndü Dilek'e, Ayten Kuşkonmaz'a, Özlem Çalık'a, Dilek Yılmaz'a,Sedat Tuna Yalıncan'a, Gökhan Oruçoğlu'na, Ersin Ergun'a, Hamit Parmak'a, Arzu Akyıldız'a Selma Atıgan'a, Canan Acurman'a, Erhan Arslan'a ve meslekleri gereği siyasi partilere üye olamayan isimlerini yazamadığım arkadaşlarımıza,katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.
Aydınlık bir Türkiye için daha çok çalışmak, daha çok üretmek zorundayız diyorum.
Sevgi ve saygılarımla...

Evleri yanan aileleri yalnız bırakmadı - GERÇEK GÜNDEM

Evleri yanan aileleri yalnız bırakmadı - Gerçek Gündem





CHP Kocaeli Milletvekili aday adayı Müzeyyen Topçu Tan ve beraberindeki heyet Kandıra’nın köylerinde bir dizi ziyaretlerde bulundu. Yahya Kaptan Mahallesi Muhtarı Ahmet Mirzaoğlu ile Kocaeli Çevre Eğitimi ve Koruma Derneği Başkanı Nuriye Kazaner’in de hazır bulunduğu ziyaretlerde ilk olarak Kandıra Elmacık Mahallesi Muhtarı Kadir Ayan’ın evine konuk oldular. Ayan’ın hasta olan babasına acil şifalar dileyen Tan, ev halkı ve köy sakinleriyle sohbet etti. Ayrıca geçtiğimiz günlerde Tatarahmet Delihasanlar Mahallesi sakinlerinden Dursun Altınay’a ait evde yangın çıkmış, iki ev kullanılamaz hale gelmişti. Milletvekili aday adayı Tan, mahalleye giderek evleri yanan ailelerle görüştü. Evleri küle dönen vatandaşlara “Geçmiş osun” diyen Tan, ailelerle yakından ilgilendi.




CHP'li Müzeyyen Tan yaşlıları unutmadı - GERÇEK GÜNDEM

CHP'li Müzeyyen Tan yaşlıları unutmadı - Gerçek Gündem



CHP'li Müzeyyen Tan yaşlıları unutmadı.
CHP Kocaeli Milletvekili aday adayı Müzeyyen Topçu Tan, yaşlıların gönlünü aldı.
CHP Kocaeli Milletvekili aday adayı Diş Hekimi Müzeyyen Topçu Tan, Yaşlılar Haftası’nda yaşlıları unutmadı. 30 yıl Kozluk Mahallesi Muhtarı olarak görev yapan 90 yaşındaki Veli Çam’ı evinde ziyaret ederek, Kozluk Mahallesi'ndeki eski Muharebe Meydanı'nın olduğu yerde inşa edilen İzmit'in en eski okullarından Kız Meslek Lisesi'nin yıkılarak AVM'ye dönüştürülecek olması konusunda, fikir alışverişinde bulundu. Görüştüğü mahalle sakinlerinin, Muharebe Meydanı'nın rant meydanı haline gelmesine şiddetle karşı çıktığını anlatan Tan, çok uzun yıllar mahalleye yön vermiş olan Muhtar Çam’ın mahalleye ilişkin anılarını dinledi, görüşlerini aldı. Daha sonra Kozluk Mahallesi’nde yaşlı hastaları ziyaret eden Tan, Pazar Pazarı’nı da dolaşıp esnafla sohbet etti.

CHP ÇEVRE VE SAĞLIK KOMİSYONU 2011 DİLOVASI RAPORU


Dilovası Raporu
Yüzyıllardır insanlar çeşitli hastalıklarla savaşmış, uzun uğraşlardan sonra çoğunun tedavisini bulmuştur. 
Aids, Hepatit C vs. gibi bulaşıcı hastalıkları bir kenara bırakırsak eğer, çağımızın en korkulan hastalığı; kanser.Uzmanlar kanser önlenebilir diyor. 
Sağlıklı beslenirsen, 
sigara içmezsen, 
alkol tüketmezsen, 
strese girmezsen,
 yeteri kadar spor ve egzersiz yaparsan, 
kansorejen maddelere maruz kalmazsan, kanser olma riskin % 70 azalır diyor. 

Tabii ki genetik ve çevresel faktörleri de unutmayalım. 
Genetiğimizi seçemiyoruz belki ama sigara ve alkol tüketmeyip, 
sağlıklı beslenmeye çalışırsak, (gerçi sağlıklı beslenmek günümüzde ne kadar mümkün bilmiyorum. Zira GDO’lu, hormonlu, genetiği değiştirilmiş ürünleri istemeden de olsa tüketiyoruz.)
 Spor yaparsak, 
sinirlerimize hakim olmaya çalışıp stresimizi kontrol edersek; 
kansere yakalanmaktan kurtulabilir miyiz? 

Bizim elimizde olmayan, çevresel faktörleri ne yapacağız?


Yapılan istatistiklere göre, dünya da akciğer ve meme kanseri olma oranı azalırken, Türkiye de artıyormuş. Acaba neden dersiniz? 
***
Eğer anımsarsanız, geçtiğimiz aylarda Prof Onur Hamzaoğlu, Dilovası ile ilgili yaptığı bir araştırma sonucunu açıklamıştı. 
Burada ki kanser vakalarının dünya ve Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu; 
anne sütünde ve yeni doğan bebeklerin dışkılarında ağır metallere rastlandığını söylemişti. 
Sağlık Bakanlığı dahil herkes üzerine gitmiş, hatta şarlatanlıkla itham edilmişti. 
Kocaeli Üniversitesi etik kurulu Onur Hoca’yı bu raporu açıkladığı için, uyarı cezası vermişti. 
O zaman inanamamıştım; İnsanları uyarmak, yöneticilerin dikkatini ciddi bir konuya çekmek, nasıl suç olabilirdi?


Dilovası’nın kirliliğini, dünyanın öbür ucunda yaşayanlar biliyordu ama bir bilim adamı açıklayınca suç mu oluyordu?
***


Geçtiğimiz günlerde Türk Tabipler Birliği, Dilovası ile ilgili bir rapor yayınladı. 
Rapor da, bölgede çarpık ve düzensiz bir sanayileşme ve yerleşimin olduğu,

Çevre ve insan sağlığı ile ilgili birincil ilke olan koruyucu önlemlerin alınmasının göz ardı edildiği,


Dilovası'ndaki bazı fabrikaların üretim veya girdilerinde kanserojen maddeler kullanıldığı halde, işçi sağlığına yönelik işyeri denetimlerinin sağlıklı ve planlı yapılmadığı, 
Dilovası’nın uygun olmayan topoğrafik yapısı ve meteorolojik şartlarının yanı sıra,

yoğun trafik yükünden, sanayi tesisleri ve yerleşim alanlarından kaynaklanmakta

olan kirlenme ile kirleticilere karşı çok hassas bir hale geldiği,

Dil Deresi yatağı ve kenarlarının son derece düzensiz ve kirli bir görüntüde olduğu, 

Yeniyıldız Mahallesi ve Fatih Mahallesinin Dilovası OSB'nin içinde olmasının, 
belediyece alt yapı hizmetlerinin götürülebilmesine engel olduğunu, 
Dilovası OSB'den kaynaklanmakta olan çevre kirliliğinin bu mahallelerde yaşayan halkın sağlığını direkt olarak etkilediğini,
Bölgedeki metal ve hurda ergiterek üretim yapan tesislerde bulunan radyasyon ölçüm sistemlerinin kullanımının tesis yönetimince yapılıyor olmasının, denetimlerin yetersiz olmasının, yurtiçinden ve yurt dışından gelen hurdaların detektörlerden geçirilmeden işlenme riskini ortaya çıkardığından vs. bahsediliyor. 

(Raporun tamamını http://www.onurumuzusavunuyoruz.org/dokumanlar/dilovasirpr.pdf okuyabilirsiniz)


***
Bakalım bu rapordan sonra “Dilovası’nda kirlilik yok, kanser yok, tesislerin ölçümleri normal” diyen yöneticilerimiz ve sanayiciler, ne diyecekler? Merakla bekliyorum. 

*26 kasım 2011 Posta Gazetesi doğu Marmara Eki köşe yazım


Tan: Taşeron işçiliği kaldıracağız KOCAELİ GAZETESİ

Tan: Taşeron işçiliği kaldıracağız


http://www.kocaeligazetesi.com.tr/tan-taseron-isciligi-kaldiracagiz-632487h.htm
Tan: Taşeron işçiliği kaldıracağız
CHP Milletvekili aday adayı Müzeyyen Topçu Tan, Karayolları 14. Şube Şefliği çalışanlarını ziyaret etti. Çalışanların sorunlarını dinleyen Tan, CHP iktidarında taşeron işçiliğin kalkacağını söyledi.
CHP Kocaeli Milletvekili aday adayı Müzeyyen Topçu Tan, Karayolları 14. Şube Şefliği’ni ziyaret etti. Yol-İş İstanbul 1 Nolu Şube Eğitim Sekreteri Yaşar Güleryüz, iş yeri baş temsilcisi Özgür Üstüntaş ve Karayolları 14. Şube Şefliği’nde çalışan personelle karşılıklı görüş alışverişinde bulunan Tan, işçilerin sorunlarını dinledi.

CHP’YE DESTEK İSTEDİ
Toplantıda konuşma yapan aday adayı Tan, “5 yıldan beri süren taşeron işçilerin kadro talepleri ile ilgili davaların sonuçlanmaması, AKP iktidarının taşeron işçilere bakış açısını bir kez daha kanıtlamıştır. CHP iktidarında, taşeron işçiliği ortadan kaldırılacak, emeğin sömürülmesine son verilecek ve tüm iş kollarında herkes sendikalı olacaktır” dedi.

CHP KOCAELİ ÇEVRE VE SAĞLIK KOMİSYONU ÇALIŞMA VİDEOSU


Kadın varsa emek var MANŞET KOCAELİ HABER

http://www.mansetkocaeli.com/kategori/siyaset/haber/kadin-varsa-emek-var/65105

Kadın varsa emek var

CHP'li aday adayı Müzeyyen Topçu Tan, siyasi çalışmalarını Derince'nin mahallelerinde sürdürdü.
Kadın varsa emek var
12
CHP'li aday adayı Müzeyyen Topçu Tan, siyasi çalışmalarını Derince'nin mahallelerinde sürdürdü.
CHP Kocaeli Milletvekili Aday Adayı Müzeyyen Topçu Tan, parti çalışmalarını halkla iç içe sürdürmeye devam ediyor. Derince Yavuz Sultan Mahallesi'nde bulunan bir mantı imalathanenin çalışanlarını ziyaret eden Tan, personele sohbet etti. "Kadın; ana demek, emek demek, sevgi, toprak, dayanışma ve hoşgörü demek. Kadınsız bir aile, kadınsız bir toplum ve kadınsız bir yaşam düşünülemez" şeklinde konuşan Tan, CHP iktidarında geleceğin kadınlarla birlikte kurulacağını dile getirdi.

KADIN KADINA SOHBET
Programına ev ziyaretleriyle devam eden Tan, konuk olduğu evlerde kadınlar tarafından sıcak karşılandı. Kadınların sıkıntılarını ve beklentilerini dinleyen Tan, partisinin kadınlarla ilgili yapacağı projelerden bahsetti. Ardından semt pazarını ve esnafları ziyaret eden Tan, zor şartlar altında iş yapmaya çalışan esnafların dertlerine ortak oldu. Derince esnafından alış veriş yapmayı da ihmal etmeyen Tan, esnaflarla ilgili hayata geçirmek istedikleri projelerden bahsetti.

G(ö)REVDEYİZ!


13 Mart’ta, Türk Tabipler Birliği öncülüğünde, sendika ve meslek odalarının aldığı karar doğrultusunda, doktorlar ve sağlık çalışanları G(ö)REVDEYİZ yazılı pankartlarla bir günlük iş bırakma eylemi yaptılar.
Kocaeli Tabip Odası Sekreteri yaptığı konuşmasında “Özelde ciro, kamu da performans baskısı, yönetici-amir baskısı, kötü muamele, yıldırma, şiddet tehdidi;
Havasız penceresiz, aydınlatmaları kötü çalışma alanları;
Kendi görevimiz olmayan işleri yapmaya zorlanma;
İş güvencesiz taşeron sistemi…
Her gün başka bir semt polikliniğine rotasyonlar;
Özellerde aylarca maaşsız çalışma;
Polikliniklerde günde 100- 150 hasta bakılması;
36 saat kesintisiz çalışma;
Servis nöbeti tutan öğretim üyeleri;
7 gün 24 saat icap nöbeti;
Bütün bu ağır çalışmaların sonunda emeklilikte sefalet ücreti" dedi  ve sağlık çalışanlarının koşullarının ve özlük haklarının acilen düzeltilmesi gerektiğini söyledi.
***
Kocaeli Aile Sağlığı Elemanları Derneği (KASED) ise sıkıntılarını maddeler halinde sıraladı.
“-Unvanlarımızın geri verilmesini istiyoruz. Bizler 5 yıldır Sağlık Bakanlığının elemanı olmaktan yorulduk, bizlere eleman denilerek psikolojik mobing uygulanmaktadır.
-Kadro dışı çalışan arkadaşlarımıza kadro verilmesini istiyoruz.
-Yıllardır verilen sözlere rağmen yıpranma payı hala hayata geçirilmemiştir.
-Sağlıkta şiddetin çığ gibi büyüdüğü son zamanlarda hiç bir önlem alınmadığı gibi Aile Sağlığı Merkezi (ASM) nöbetleriyle de bu risk daha da artmaktadır.
- Biz neyiz arkadaşlar? 657 mi, sözleşmeli mi? işlerine gelince 657, işlerine gelince sözleşmeli olmak istemiyoruz. Tüm memur arkadaşlarımız gibi en doğal hakkımız olan izinlerimizi, maaşımız kesilecek korkusu olmadan kullanmak istiyoruz.
- Her gün basında anneliğin ne kadar kutsal olduğu vurgulanırken, bizlerin anneliği neden elimizden alınıyor? Israrla tutturulmaya çalışılan cumartesi nöbetleri zamanla diğer günlere de sarkacak. Bu durumda benim anneliğim nasıl olacak? Bakanlığımızın bunu sorgulamasını istiyoruz.
- Mesleğimizle ilgili konularda resmi makamlar bizleri yok saymaktadır. Bizlerin de fikirlerinin alınmasını istiyoruz.
- Birinci basamak sağlık hizmetinin asıl görevi koruyucu temel sağlık hizmetidir. Bir Aile Sağlığı Elemanı (ASE), hem ebe hem hemşire hem sağlık memuru hem tıbbi sekreter hem laborant olamaz. Biz kendi işimizi yapmak istiyoruz işte bu sebepten dolayı bu ek görevleri yapacak devletin görevlendirdiği yetkili kişiler talep ediyoruz.
-Her gün daha da artan iş yükü belimizi bükmekte, Notre Dame ‘ın kamburundan farkımız kalmamıştır.
Özlük hakları ve sağlık hakkı için yürüttüğümüz mücadeleye katkınızı bekliyoruz.” diyorlar.
Ne dersiniz?

İnsanüstü ve insanlık dışı koşullarda çalışan sağlıkçılar, çok şey mi istiyorlar?

Şaka gibi!

“21.yüzyılın en büyük tehdidi hiç kuşkusuz ki ‘Küresel ısınma’ ve ’Su krizi’ olsa gerek.
Dünyayı ve Türkiye’yi yakından ilgilendiren ve çok hızlı bir şekilde eylem planlarının hazırlanması gereken bir konu bu” demiştim;  2007 yılında, Bizim Kocaeli Gazetesinde yazdığım bir köşe yazımda…
***
“Bugüne kadar doğanın dengesini bozmak için elimizden ne geliyorsa yaptık.
Dünyanın bize babamızdan miras kalmadığını, onu çocuklarımızdan ödünç aldığımızı unuttuk. Sanayileşme, hızla artan nüfus ve bilinçsiz kullanım nedeni ile kirlenen su kaynaklarını giderek azalttık. Tüm uyarılara rağmen, bilinçsizce kullanım nedeniyle yapılan su kesintilerinde, suyun petrolden bile değerli olduğunu anladık. Ülkemizde sel felaketlerinde,  ilk defa can kaybı olması, küresel ısınmanın ayak seslerini önemsememiz gerektiğini gösteriyor.  Birçok ülke küresel ısınmayı ciddiye almasına rağmen, dünyadaki yağmur ormanları hala katlediliyor. Türkiye’de de orman yangınları ve bilinçsiz ağaç kesimleri devam ediyor. Su havzalarımız teker teker kuruyor. 
Su havzalarında, arıtma tesisleri ile önlemler alınmaya çalışılıyor ama su kaynaklarını en çok tehdit eden unsur yanlış imar planları ve kaçak yapılanma…
Ayrıca İstanbul başta olmak üzere göç alan kentler,  susuzluğun yanında güvenlik sorununu da gündeme getiriyor. Bu kentlerin susuz kalmaması için olmazsa olmazı ise su havzalarının yapılaşmaya kapatılmasıdır. Mesela Konya Kapalı Havzası’nda denetimsiz su kullanımı nedeni ile Tuz Gölü’nü besleyen kaynakların kuruduğu, gölün 40 yılda yarı yarıya küçüldüğü, sebebinin ise vahşi sulama yöntemlerinin olduğu biliniyor. Modern damlama sulama sistemine geçilirse su tasarrufu ile ilgili ciddi önlem alınacağı ise bir gerçek. Aslında çiftçimiz o kadar da bilinçsiz değil. Sadece yol gösterilmesini bekliyor.” demiştim.
***
Suyun neredeyse hiç bulunmadığı Suudi Arabistan ve Kuveyt dâhil 20 den fazla ülkede ‘Su Bakanlığı’ mevcut iken;
3 tarafı denizlerle çevrili, azımsanmayacak kadar yeraltı ve yerüstü kaynakları olan güzel ülkem, gelecekte, susuz ve kurak olması düşünülen ülkeler arasında, ne yazık ki!
***
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü  “Ülkemizde, şu an kişi başına düşen su miktarı yıllık bin 500 metreküp. Eğer bu bin metreküpün altına düşerse su fakiri bir ülke olursunuz.” uyarısında bulunuyor. Ancak 200 bine yakın kaçak kuyunun olduğu bilinen ülkemizde “Son zamanlarda enerji üretimi konusunda Hem su kaynaklarında hem de toprak katmanlarında tahribata neden olabilecek bir yöntemle çıkarılan kaya gazının, ülke ekonomisine katkı yapacağı savunulmaya başlandı.

Şaka gibi!!! 

Bakalım

Öyle garip bir kent de yaşıyoruz ki!
Herkes “Kocaeli sanayiye doydu artık tek bir çivi bile çakmamak gerekir” derken;
Neredeyse her ay yeni bir tesis kapasite artırımı için başvuruyor.  
Sonra usulen bir ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) yani Halkın katılımı toplantısı yapılıyor; halkın katılmadığı.
Sağdan say beş soldan say beş, hep aynı kişiler…
 Neden?
Yörede yaşayan halk, evlerinin on metre yakınına fabrika kurulsun ya da kurulu fabrika kapasite artırsın ister mi?
Elbette istemez ama ÇED duyuruları da usulen yapıldığı için çoğu kişinin ruhu bile duymadan ÇED toplantıları küçük bir kahvehanede yapılarak “ÇED olumludur” raporu çıkıyor.
Hoş “Biz burada fabrika istemiyoruz, kapasite artırımı istemiyoruz. O nedenle ÇED toplantısını yaptırmıyoruz!” deseniz ne oluyor ki?
Yine ilgili Bakanlıktan “ÇED olumludur” raporu çıkıyor.
***
Geçenlerde Başiskele Vezirçiftliğ’inde mevcut bir fabrikanın kapasite artırımı ile ilgili ÇED toplantısı vardı.  Her zamanki gibi toplantı yeri, küçük bir kahvehane idi…
Fakat bu sefer katılım tahminimden çok fazlaydı.
Toplantı öncesi bakanlıktan gelen yetkililerle ayaküstü sohbet ettik.
Çevre Mühendisi bir kadına sordum. “Siz burada oturuyor olsaydınız yine kapasite artırımını ister miydiniz?” Soruma direkt “ Evet” diyemedi.
***
Toplantı esnasında, yöre de yaşayanlar, tesisle ilgili şikayetlerini dile getirdiler.
Yetkililere “ Bizim mağduriyetimizi bir bilseniz, yazın pis kokudan bu caddeden geçilmiyor. Lavabolardan pis koku geliyor. Geçen sene kanalizasyon patlaması oldu. Kokudan geçtik insan sağlığına olan zararlarını düşünmek zorundayız. Bizden geçti ama çocuklarımız, torunlarımız var. Başka bir yerde ev alacak durumumuz da yok. Dere ile fabrika iç içe yani denizle bağlantılı… Fabrika da yangın çıksa, müdahale edilene kadar on metre yakınındaki eve sıçrayacak, etrafa yayılan gazlar da cabası. İnsan sağlığı bu kadar ucuz mu? Koyun can derdinde kasap et derdinde” vs. dediler.
Yöre halkı, geçen sene bu tesisin kapatılması için 500 imza toplanmış. Tesis kapanacağı yerde, kapasite artırımı istiyor. Şaka gibi.
***
Dilovası’nda yaşayan halkın 40 yıl öncesine kadar geçim kaynağının tarım olduğunu ve İstanbul'un sebze ve meyve ihtiyacının yüzde 30'unun Dilovası'ndan karşılandığı ve şimdiki hali aklıma geldi birden.
Bakalım, ÇED kararı ne çıkacak?





Acaba


Geçenlerde, mahallemizdeki büfeden alışveriş yaparken, bir öğrenci içeri girdi.
Elinde iki sakız vardı. Sakızların parasını ödemeden önce,  kent kartını uzattı ve
“ Bakabilir misiniz, ne kadar bakiye kalmış?” dedi.
Büfenin sahibi önce kızdı.
“Hep böyle yapıyorsunuz” diye söylendikten sonra; “1.75” dedi.
Sesi yumuşamıştı. “Yetiyor mu?” derken…
Genç “ Yetiyor. Ne kadar?” diye sakızların parasını sordu.
“20 kuruş” dedi büfeci…
İki adet 10 kuruşluğu plastik tablanın üzerine bırakıp, “İyi akşamlar” dedi ve gitti öğrenci.
Kaşla göz arasında, o kadar hızlı gelişti ki bu durum.
“Oğlum paran mı bitti, bir ihtiyacın var mı? Aç mısın, tok musun?”  demeye kalmadan…
***
Hal hatır sormak, yardımcı olmak için herhangi bir girişimde bulunamadığım içinçok üzüldüm.
Benim oğlum da bizden uzakta, üniversitede okuyordu.
Belki de bu yüzden, bu diyalogdan etkilenmiştim ve bu nedenle, hassastım…
“Tamam, şu anda, evine ya da kaldığı yurda gidecek ama yarın ne yapacak?
Okuluna gitmek için kent kartında kontörü yoksa okuluna gidemeyecek mi? ” dediğim de;
Büfeci  “Üzülme Abla.  Ben her gün aynı durumu, onlarca kez yaşıyorum.
Ne yazık ki, öğrencilerin büyük çoğunluğu böyle, beş parasız… 
Kendi aralarında bir şekilde hallediyorlar ama boşuna uğraşıyorlar.
Okusalar ne olacak ki?  Diplomalı işsizlere yenilerini eklemekten başka” dedi.
***
Bu düşünceden sonra;
Eski ve yeni başbakanımızın oğullarının fakirlik ya da hayırsever burslarından faydalandığını medya da çıkan haberleri aklıma düştü.
Ailesinin haftalık ya da aylık olarak yolladığı harçlıklardan, cebinde kalan son 20 kuruşla sakız alan öğrenciler,  fakirlik bursu alıyorlar mıydı acaba? 

Çocuk da yaparız, kariyer de!

  •  
2015 yılına girdiğimiz günün ilk saatlerinde, Sağlık Bakanının  “Anneler, annelik kariyerinin dışında bir başka kariyeri merkeze almamalıdır” sözleri ile sarsıldık, şok olduk!
***
Fransızca kökenli  “Kariyer” ne demek?  Önce ona bir bakalım.
Türk Dil Kurumu’na göre: Bir meslekte zaman ve çalışmayla elde edilen aşama, başarı ve uzmanlık.
Vikipedi’ye göre:    Kariyer kelimesinin öznel anlamı: Bir yere çıkan, bir yere gelen, anlamına gelmektedir. Sözlük anlamı: Bir meslekte zaman ve çalışmayla elde edilen aşama, başarı ve uzmanlık Genel anlamı: Mesleki açıdan, mesleki niteliğinin artışının akademik açıdan tanınan çeşitli derece ve katmanlar düzeyinde sınıflara yükselmesine verilen genel adı.
***
Annelik kutsal bir görevdir ancak bir meslek değildir. Kutsal görev dedim ama aklıma, doğurduğu bebeğini çöpe atan ya da çocuklarına işkence yapan anneler geldi.  İstisnalar kaideyi bozmaz değil mi?
Nedir annelik?
Herkesten, her şeyden hatta kendinden bile önce yavrusunu düşünmek, adeta onun için yaşamaktır. Sabırdır, fedakarlıktır, karşılıksız sevmektir, ne olursa olsun affetmektir. Yemeyip yedirmek, giymeyip giydirmektir…
Ve ille de biyolojik olmak zorunda değildir.
Ama bir meslek değildir.
***
Bunu “Anneler, annelik kariyerinin dışında bir başka kariyeri merkeze almamalıdır” diyen zat-ı muhterem bilmiyor mu sanki?
Bilmez olur mu hiç? Bal gibide biliyor ama bilinçaltındaki kadına bakış açısını “kariyer” kelimesi ile kamufle etmeye çalışıyor.
Yani “Kadınlar çalışmasın, evinde otursun,  en az üç çocuk doğurup onlara baksın” diyor.
Bu sözü,  bilgi ötesi çağı yaşadığımız bir dönemde, konusu insan olan, en zor en meşakkatli eğitimi yani tıp eğitimini almış üstelikte sağlık bakanı olmuş bir doktor söylüyor. 
Gelen eleştirilerden sonra da  “ Yanlış anlaşıldım ya da yanlış kelime kullandım “ demek yerine hala
  “Annelik asla vazgeçilmeyecek, insanlığın varoluşundan sonuna kadar var olacak bir kariyerdir. Annelik tartışılmaz bir kariyerdir. Erkeklerin sahip olamayacağı bir kariyerdir. Annelik bir kariyerdir ve kutsal bir kariyerdir. Anneliği bir kariyer olarak görüyorum.” diyerek kadın bedeni üzerinden siyaset yapmaya devam ediyor.
Hem çocuk hem kariyer yapmış bir kadın olarak, zat-ı muhtereme, rahmetli Erbakan’ın dediği gibi “Hadi oradan “ diyorum. Buna karar verecek olan kişi sen değilsin, biz kadınlarız.

Çocuk da yaparız, kariyer de!

Judo bilen Müzeyyen Topçu Meclis’e hazır Demokrat Kocaeli Gazetesi haberi

Judo bilen Müzeyyen Topçu Meclis’e hazır,

CHP Kocaeli Milletvekili aday adayı Diş Hekimi Müzeyyen Topçu Tan, uzun yıllar önce gitmiş olduğu ‘Judo’ kursunun fotoğrafını sosyal medyada paylaştı.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde İç Güvenlik Paketi’nin görüşülmesi esnasında milletvekillerinin tekme-tokat kavga etmesi uzun süre gündemi meşgul ederken, milletvekillerinin dövüş kursuna gitmesi gerektiği ironisi yapılmıştı.
Hatta bazı gazeteci ve köşe yazarları, siyasi parti milletvekilliğine aday olmayı düşünenlerin dövüş kursuna gitmesi gerektiğini bile mizahi bir şekilde dile getirdiler.
Bu tartışmalar sürerken, CHP Kocaeli milletvekili aday adayı olan Müzeyyen Topçu Tan’ın uzun yıllar önce judo kursuna gitmiş olması, çarpıcı bir fotoğraf olarak sosyal medya takipçilerinin ilgisini çekti.


DUBAİ PORT İÇİN SUÇ DUYURUSU 41 GEBZE HABER

http://www.41gebze.com/haber-2164DubaiPorticinsucduyurusu.html

Dubai Port için suç duyurusu

  • 2015-02-03 08:36:11 Tarihinde Yazıldı
  •  
  • yazdir Yazdır
  •  
  •  
Dubai Port için suç duyurusu
Dubai Port limanına ilişkin mahkeme kararlarının ihlal edilmesi ve halen daha kaçak olarak devam eden liman inşaatı nedeniyle, Çevre Platformu üyeleri suç duyurusunda bulundu.
Yarımca Mimar Sinan Mahallesi’nde Dubai Port limanı giriş kapısı önünde toplanan Çevre Platformu üyeleri önce basın açıklaması yaptı ardından da Körfez Cumhuriyet Savcılığı’na sorumluları hakkında suç duyurusunda bulundular.

Çevre Platformu üyeleri ile birlikte basın açıklamasına katılan CHP Kocaeli milletvekili aday adayı Diş Hekimi Müzeyyen Topçu Tan da, yaklaşık 5 yıldır bu haksızlığa karşı mücadele ettiklerini ve mücadelelerinin devam edeceğini söyledi.