Bir 8 Mart daha alışılagelmiş bir şekilde geldi, geçti.
Yani “Dünya Emekçi Kadınlar Günü”…
Her yıl olduğu gibi bu yılda; telefonlarımız, posta
kutularımız tebrik ve kutlama mesajları ile doldu taştı.
Paneller, yürüyüşler düzenlendi.
1857 yılında, daha iyi şartlarda çalışmak için grev
yaparken ölen, 129 kadının trajik hikayeleri anlatıldı.
Pastalı börekli, müzikli eğlenceli, çay partileri
düzenlendi…
Bazı kadınlar belki ilk defa böyle bir programa katıldı,
bazıları ise rutin olarak her yıl böyle bir etkinliğin içinde oluyorlar.
***
Aslında, anma günü olması gerekirken, kutlanacak hatta
eğlenilecek bir güne dönen “8 Mart Dünya
Emekçi Kadınlar Günü” ile ilgili yazı yazmak istemiyordum.
Ancak, gencecik bir çocuk, gencecik kız arkadaşını, sırf ayrılmak
istedi diye, bir otobüste, herkesin gözü önünde öldürüp, kendini asınca;
Yine gencecik bir çocuk, 3 yıl önce ayrıldığı babasından hala
şiddet gördüğü için, şikayetçi olup, koruma isteyen annesini ve onu koruyan
polis memurunu öldürünce, isyan ettim.
Ölenlere mi üzüleyim, öldüren gençlere mi, arkada
kalanlara mı bilemedim!
***
Biz nerede yanlış yapıyoruz?
Nasıl böyle gençler yetiştiriyoruz?
Kadına yönelik şiddet, azalıp yok olacağına, her geçen gün,
neden artıyor?
Sadece kadına mı? Çocuklara, hayvanlara yapılan şiddet
aldı başını gidiyor.
20’li yaşlardaki çocukların ellerinde tabancalar, sokak ortasında
ya da otobüste; sevdiklerini, gözlerinden sakındıklarını ya da hiç
tanımadıkları insanları öldürüyorlar. Hayvanlara işkence ediyorlar.
Nedir
bu öfke, kin, nefret, intikam duygusu?
İnsan hiç tanımadığı birinin canına nasıl kıyar?
İnsan, anneciğine nasıl kıyar?
İnsan, sevdiğine nasıl kıyar?
Toplum olarak ruhsal bir çöküntü mü yaşıyoruz?
Biz nereye gidiyoruz?
***
Ve
Berkin Elvan…
Kara kaşlı, güzel gözlü çocuk.
Gezi Parkı olayları sırasında, evinden ekmek almak için
çıkan ve başına denk gelen gaz fişeği ile yaralanan 15 yaşındaki Berkin Elvan;
269 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra hayata veda etti.
O’ nu hiç tanımayan birinin attığı gaz fişeği mi öldürdü,
Gezi olaylarını yatıştırmak yerine kışkırtanlar mı?
İnsan hiç tanımadığı birinin canına nasıl kıyar?
Nedir bu öfke, kin, nefret, intikam duygusu?
Biz nereye gidiyoruz?