Blog Arşivi

GEZİ YAZILARIM

Hoşgeldiniz





Translate

Öğrenmeye açık olmak...




Bugünlerde okuduğum bir kitapta çok ilginç bir konu dikkatimi çekti ve sizlerle paylaşmak istedim...
Bu konu; zamanlama ve dinleme konusunda bir timsahın bize bir şeyler öğretip öğretemeyeceği...
Sürüngen ve yırtıcı bir hayvan zamanlama ve dinleme konusunda bize ne öğretebilir ki?
Diye ilgiyle okumaya başladım...
...
Dişi timsahlar diğer sürüngenlerden farklı olarak yumurtladıktan sonra, yumurtalarını bırakıp gitmez ve asıl görevleri bundan sonra başlarmış... 
Bir seferde ortalama olarak yirmi yumurta bırakan dişi timsah, yumurtalarını sıcak tutmak için etraftan bulduğu nesnelerle üzerlerini örter; sonra suya geri döner ama yumurtaların olduğu yuvadan fazla uzaklaşmadan dışarıdan gelecek olan tehlikelere karşı korumak için hazır beklermiş...
Eğer yuvaya karşı bir tehlike sezerse, normalden fazla saldırgan hale gelir ve yumurtalarını korumak için gelen tehlikenin üzerine atlarmış...
Birkaç hafta sonra yani yavru timsahların yumurtadan çıkmasının yaklaştığı günlerde dişi timsah yuvaya gelip, kafasını yumurtalara dayar ve bir ses çıkarır;
Eğer yumurtadan yanıt gelirse kabuğunu açarak yavru timsahların yumurtadan çıkmasını sağlarmış...
Dişi timsah yuvayı erken açar ve kontrolü yaparsa, yumurta ısısını kaybedebileceği için yavrulama işi başarısızlığa dönüşebilir ya da bu işi zamanından geç yaparsa bu defa da yavru timsah kabuğu kendi kırıp ve dışarı çıkmaya çalışırken üstünü kapayan çalı-çırpı gibi nesneler yüzünden boğulup ölebilirmiş...
Anne timsah yavru timsahların yüzde yüz yaşaması için çok kritik olan bu zamanlamayı nasıl ayarlıyor bilemiyorum ama kendi yaşamsal mücadelemizi verirken biz; doğru zamanda doğru yerde doğru yöntemlerle hareket edebiliyor muyuz?
...
Aslında ne iş yaşamında ne de toplumsal yaşamında kimse başarısız olmak istemez;
 Hiç kimse iyi bir iş ortağını, iyi bir çalışanını ya da iyi bir arkadaşını kaybetmek istemez öyle değil mi?
O zaman bizimde yapmamız gereken tıpkı anne timsah gibi doğru zamanda doğru işi yapmak:
Dinlemeyi öğrenmek,
Doğru zamanlama yapmak...
Ama ne yazık ki çoğu zaman bunu başaramayız...
...
Genellikle çok başarılı olmuş, belli bir organizasyonun lideri konumuna gelmiş insanlar konuşmayı çok severler ve her zaman anlatacakları bir şeyler vardır.
Hatta bulundukları konum itibarı ile onlardan başkalarının ne yapması gerektiği ile ilgili bir şeyler söylemesi de beklenir.
Bu gibi liderlerin çoğu aslında görevlerinin en önemli bölümünün ‘‘dinlemek’’ olduğunu pek fark etmezler. O nedenle de karşılarında ki kişinin duygu ve düşüncelerini anlamaya çalışıp empati kurmazlar...

İletişim sorunları çıkınca da ‘‘Ben nerde yanlış yaptım’’Demek yerine; ‘‘Halk beni (bizi)  anlamıyor’’, ya da ‘‘Halka inemiyorum(z)’’ Derler.
...
Geçen hafta; ‘‘Öğrenmenin yaşı yoktur’’ Demiştim.

Bu hafta da ‘‘Kimden ne öğreneceğimiz hiç belli olmaz diyorum; bir timsahtan bile...

Yeter ki öğrenmeye açık olalım! 

* 14 Ocak 2010 Bizim Kocaeli Gazetesi haftalık köşe yazısı