Blog Arşivi

GEZİ YAZILARIM

Hoşgeldiniz





Translate

Yürüyen köşk





Kentimizde ve çevre illerde yaşayan hemen herkes, Bahçecik beldesini bilir...
Dört asırlık bir tarihe sahip olan Bahçecik; mesire yerleri, dereleri, şifalı suları, kekik kokulu menekşe yaylası ve eşsiz körfez manzarası ile bir tabiat harikasıdır.
Bu nedenle; yaz-kış, hafta içi- hafta sonu demeden birçok kişi tarafından ziyaret edilir.
Yalova Bursa istikametine giderken Bahçecik sapağındaki trafik ışıklarından sola saptığınızda sizi beldeye ulaştıracak yola girersiniz.
Bu yol çok geniş bir yol olmasa da, dar olduğu da söylenemez...
***
Bahçecik beldesi, yeni Belediyeler kanununa göre Başiskele İlçesine bağlandı...
29 Mart yerel seçimler sonrasında, Başiskele Belediyesi Bahçecik sapağından başlayarak merkeze giden yolda hummalı bir çalışma başlattı.
İş makineleri, sabah- akşam harıl harıl çalışıyor; bir yandan yolu açarken, bir yandan taş duvarlar örüyordu. (Gerçi son günlerde çalışmaların durduğu söyleniyor.)
Bu yoğun çalışmanın sebebini öğrendik; ‘‘Bahçecik yolu Bulvar olacakmış’’
Bu habere çok sevindik, mutlu olduk amma velâkin aklımıza: ‘‘Bahçecik beldesinin en önemli eksiği; bulvar mıydı?’’
‘‘Başiskele Belediyesinin Bahçecik için yapacağı birinci öncelikli çalışma bu mu olmalıydı?’’
Soruları da gelmedi değil!
Bu sorular tartışılabilir elbette fakat benim değinmek istediğim ve üzüldüğüm nokta:
Bulvar (Şehir içinde ağaçlı, geniş cadde) yapımı için yol kenarında ki birçok ağacın kesilmesi ve bugüne kadar o yoldan defalarca geçmelerine rağmen Bahçecik’te oturan hiç kimsenin bu konuda sesini çıkartmaması...
Kesilen ağaçların büyüklüklerine bakılırsa, uzun yıllar önce dikildikleri anlaşılıyor.
Büyük ihtimalle, Başiskele Belediyesi kesilen ağaçların yerine yenilerini dikmeyi düşünüyordur.
Ancak bir ağacın yetişmesinin ne kadar zor olduğunu, aynı büyüklüğe gelebilmesi için kaç yıl geçmesi gerektiğini hepimiz az çok biliyoruz.
Bu nedenle bina yapmak, yol açmak ya da başka bir sebepten dolayı ağaçların kesilmesini bir türlü anlayamıyor ve onaylamıyorum...
Zaten doğa da yapılan bu yanlışları affetmiyor, zamanı gelince intikamını alıyor ama ne yazık ki biz ders alamıyoruz.
Hâlbuki çok uzun yıllar önce bu bulvar düşünülmeli, kesilen ağaçlar bu noktalara dikilmemeliydi. Konforlu bir yaşam için elbette geniş caddelere, bulvarlara ihtiyacımız var ancak yeni bir şeyleri inşa edeceğiz derken başka şeyleri yok etmek pek akıllıca değil...
Birkaç aydır Bahçecik’e gidip gelirken, yol boyunca kesilmiş, yerde yatan ağaçları gördükçe içim sızlıyor, her seferinde aklıma Atatürk’ün Yalova’da yaptırdığı yürüyen köşkün hikâyesi geliyor. Bu hafta sizlerle bu hikâyeyi paylaşmak istiyorum...
***
Atatürk 21 Ağustos 1929 da İstanbul’dan Bursa’ya gidecektir.
Sabah erken saatlerde Ertuğrul yatı ile Dolmabahçe’den hareket edilir.
Marmara’da küçük bir gezinti yapıldıktan sonra Yalova iskelesinde inilecek, kara yolu ile Bursa’ya geçilecektir...
Yalova millet çiftliği açıklarından geçerken Ata’nın, (Günümüzde ki Atatürk Bahçe ve Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü) muhteşem bir çınar dikkatini çeker ve yatı durdurup tekneyle karaya çıkar...
Yanında ki görevlilere görüntüsüne hayran kaldığı bu çınarın yakınına küçük bir köşk yapılması talimatını vererek, Ertuğrul yatına döner ve programına devam eder.
Yapımına hemen başlanan köşk, yirmi iki gün gibi çok kısa zamanda tamamlanır...
Köşkün yapımından yaklaşık bir yıl sonra Atatürk’ün köşke uğradığı birgün;
Görevliler çınar ağacının çatı ve duvarlara zarar veren dallarının kesilmesi gerektiğini söyler.
Büyük önder ağacın dallarının kesilmesi yerine, köşkün kaydırılması emrini verir...
İstanbul’dan getirilen tramvay rayları kullanılarak; günlerce santim santim çalışılarak köşk beş metre kadar kaydırılır.
Böylece çınar ağacının dalları kesilmekten, köşk yıkılmaktan kurtulmuş olur...
Aslında Atatürk, çok kısa zamanda yapılan binanın yıkılıp yerine yenisinin yapılmasını
ya da köşkün duvarlarına-çatısına zarar veren çınar ağacının dallarının hatta çınar ağacının tamamının kesilmesini emredebilirdi...
Büyük önderin yıllar önce çevreye ve ağaca verdiği önemi; yürüyen köşkle bizlere vermek istediği mesajı; o günden bu güne anlayamayıp, hala ağaçları katledebiliyorsak;
kesilip yol kenarına gelişi güzel atılmış ağaçları görmezden gelip kafamızı çeviriyor,
sesimizi çıkartmıyorsak; sonrada çevreci olmaktan bahsedebiliyorsak;
bu durumu hangi kelimelerle ifade edebilirim, ne diyebilirim ki?

* 1 Ekim 2009 Bizim Kocaeli Gazetesi haftalık köşe yazısı