Blog Arşivi

GEZİ YAZILARIM

Hoşgeldiniz





Translate

Güvenmek, güvenilmek...

İnsan ilişkilerinin temeli güvene dayanır…
Anne karnında en güvenli ortamda, dokuz ay geçiren insanoğlu; ömür boyu bu güvenli ortamı arar…
Doğduğu ilk andan itibaren ailesi tarafından bütün gereksinimleri karşılana birey, güven duygusunu öğrenmeye başlar…
Sevgi ve ilgi ile yetiştirilen çocuğa ailenin yanı sıra çevrenin de aynı özeni göstermesi, temelleri atılmaya başlanan güven duygusunun pekişmesini sağlar. Çocuk kendini önemli hisseder ve sorumluluk duygusu gelişmeye başlar…
Güven ve sorumluluk bilincinin gelişmesi, bireyin geleceğinin şekillenmesi için son derece önemlidir. Bu bilincin oluşması için aile ve çevre kadar okullara da sorumluluk düşmektedir…
***
İnsanlara güvenmeyi öğrenerek yetişen bireyin, kendine güveni olacağı gibi toplum içinde de güvenilen biri olur… Güvenilir bir kişi olmak ise yaşamda kazanılabilecek en önemli özelliklerden biri, duyguların en mükemmelidir.
Güvenilir insan dürüsttür, şeffaftır, ilkelidir…
Özü sözü birdir, arkadan konuşmaz… İki eli kanda olsa bile verdiği sözü yerine getirir. İnsanları yarı yolda bırakmaz…
***
Ne yazık ki günümüzde dürüst ve ilkeli insanlara enayi gözüyle bakanların sayısı artmaya, yalanlara beyaz pembe kılıflar giydirilerek söylenmesi normal sayılmaya başlandı…
“Babana bile güvenme” sözü günümüzün en popüler tavsiyelerinden biri oldu…
Bir söylediği bir söylediğini tutmayan, kimin arabasına binse onun türküsünü söyleyen, beylik verildiğinde önce babasını kesen, yüzüne gülüp arkadan konuşan  insanlar topluluğu oluşmaya başladı…
Kişiler hakkında “Falanca mı? O fırıldağın tekidir. Asena bile o kadar kıvıramaz.”  “O çıkarı için babasını bile satar.” “Omurgasızın tekidir” sözlerini sık sık duyar olduk…
***
Eğer ruh hastası değilse hiçbir anne-baba çocuğunun yalancı, sahtekâr ya da ikiyüzlü olmasını istemez. Hiçbir öğretmende öğrencisinin… Aileler de, öğretmenler de yetiştirdikleri çocuklarla gurur duymak ister…
Öyle ise bu içi dışı bir olmayan, ikiyüzlü, maskeli insanların sayısı nasıl ve neden arttı?
Ne oldu da toplumumuz da dürüst ve güvenilir insanların sayısı azaldı?
“Kendi çıkarı için başarılı insanları karalamaya çalışan vasıfsız insanlar, yeterli eğitimi olmadığı halde işe girenler, çürük raporu alarak askerlik yapmayanlar, okula gitmeden parayla diploma alanlar,
Kaçak su ve kaçak elektrik kullananlar, vergisini telefonunu, kredi kartını ödemeyip aftan yararlananlar, Mercedes arabaya binip yeşil kartı olanlar,” eskiden de bu kadar çok muydu?
***
İnsanın kendini güvende ve mutlu hissetmesi için mutlaka etrafında güveneceği insanların olması gerekir.
Babana, eşine, çocuğuna, akrabana, arkadaşına, komşuna güvenmeyeceksin de kime güveneceksin?
Güven duygusu kolay kazanılmaz. Çok emek ve uzun zaman ister. Ama kaybedilmesi çok kolaydır ve bir anda yok olup gider. Kolay kolayda yerine konulamaz…
Bu nedenle söz verirken çok dikkatli olmak gerekir. “Tutulamayacak sözler, yerine getirilemeyecek vaatler verilmemelidir.”
Sonuç olarak “Bazı insanlar bir ortama girdiğinde o ortamı aydınlatır, bazıları ise çıktığında.”
Siz siz olun bir ortama girdiğinizde o ortamı aydınlatın. Güvenilen insanlardan biri olun…

* 29 mayıs 2008 Bizim Kocaeli Gazetesi haftalık köşe yazısı