Blog Arşivi

GEZİ YAZILARIM

Hoşgeldiniz





Translate

Aklımıza takılanlar…

Geçtiğimiz günlerde birçok arkadaşım, elektronik posta kutuma aynı iletiyi yolladı…
Bu ileti John Hopkins Üniversitesi tarafından yayınlandığı söylenen kanser raporu ile ilgili idi…
Bilimin ve teknolojinin baş döndürücü bir hızla geliştiği günümüzde, ne yazık ki kansere hala bir çözüm bulunamadı ve hepimizin korkulu rüyası olmaya devam ediyor…
Her gün görsel ve yazılı basında çağın vebası kanserden korunmanın yollarını öğreniyor ve tatbik etmeye çalışıyoruz...
Hatta çoğumuz kanser konusunda nerdeyse uzman olduk ve komşularımıza çeşitli tavsiyelerde bile bulunuyoruz…

***  
İleti de  ‘‘Mikrodalga fırınlara plastik kap-kacak koymayın çünkü plastiğin içindeki dioksin isimli kimyasal madde açığa çıkar ve kansere neden olur.( Özellikle de göğüs kanserine) Bunun yerine pyrex, ısıcam, seramik, corning ware gibi kapları kullanmak daha güvenlidir.’’ Diyor. Ülkemiz de mikrodalga fırın ne kadar kabul gördü bilmiyorum ama ben zararlı olduğunu düşündüğüm için almadım ve almayı da düşünmüyorum…
‘‘Plastik su şişelerini buzluğa koymayın. Bu şişelerin içinde su varken dondurursanız dioksin açığa çıkmaktadır. Arabanız da bıraktığınız su şişesinden su içmeyin. (Özellikle kadınlar) Yüksek sıcaklıkta kalmış plastik su şişeleri, plastiğin içindeki zararlı maddeleri suya geçiriyor ve kansere neden oluyor… Mümkünse paslanmaz çelikten veya camdan yapılmış şişeleri kullanmakta fayda var’’ vs. vs. diyor ve   ‘‘ Lütfen bu iletiyi eşi, kız arkadaşı ya da kızı olan tüm arkadaşlarımıza iletelim’’ Diye bitiyor…

***
İletiyi okuduğumda ‘‘Ne kadar şanslıyız, musluktan kesintisiz akan suyu içebiliyoruz ama acaba bizim kentimiz de şebeke suyu hangi yöntemle dezenfekte ediliyor’’ diye düşündüm ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin internet sitesine girerek, bilgi edinme birimine sordum… Çünkü bildiğim kadarıyla mikropları öldürmek için kullanılan klor da kanser yapıyor!  Özellikle klorlu suyla yıkadığımız sebze, meyve ve etleri pişirirken yüksek ısıda klor parçalanıp dioksin denilen zararlı maddeye dönüşüyor…
Büyükşehir’den gelen yanıta göre bütün ilçelerimizin içme suyu klorlama metodu ile dezenfekte ediliyormuş…  
Peki, içtiğimiz şebeke suyu klor yerine daha farklı bir dezenfeksiyon yöntemi ile örneğin ozonlama veya ultraviyole yöntemi ile dezenfekte edilirse, sağlığımız açısından acaba nasıl olur? Bu konuyu uzmanlara sorup başka bir yazımda işlemek isterim…

***

Ankara, İzmir gibi kentlere göre içme suyu konusunda daha şanslıyız ama buna rağmen bizim kentimizde içme suyunu damacana ile alıp, kullananların sayısı hiçte az değil...
Birçok aile yemeklerde şebeke suyunu kullansa da, içme suyu olarak hazır suyu tercih ediyor...
Sözüm meclisten dışarı, yılda beş milyar litre tüketilen hazır suların ne kadar sağlıklı olduğu konusu ise bir muamma.
Zaman zaman basında hazır sularla ilgili ilginç haberlere rastlıyoruz ve kafamız karışıyor...
İçinden denizanası çıkan damacanalardan tutunda, çeşme başında damacana doldurmaya çalışanlara kadar… Bazı su markalarının ise kaynak suyu değil, işlenmiş kuyu suyu olduğunu öğrenip, senelerce paramızı sokağa atmanın dayanılmaz ağırlığını hissediyoruz…
Sonra aklımıza takılıyor…  Damacanaların içinde ki su neden hiç yosun tutmuyor? Bu damacanalar taşınma esnasında sıcağa ya da soğuğa hiç maruz kalmıyor mu?  
Dioksin gerçekten kanser yapıyor mu? Bilişim çağına ayak uydurmaya çalışırken dioksini kendi ellerimizle kendimiz mi yaratıyoruz? Musluktan akan suyumuz ne kadar güvenli?
İçme suyunun klorla dezenfekte edilmesi en uygun yöntem mi? 

* 19 Şubat 2009 Bizim Kocaeli Gazetesi haftalık köşe yazısı