Blog Arşivi

GEZİ YAZILARIM

Hoşgeldiniz





Translate

68 Kuşağından İnternet Kuşağına…

Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi, ülkemizde de sosyal gelişmeyi derinden etkileyen 68 olaylarının kahramanları, bilişim çağının kahramanı bugünün gençleri için sık sık  ‘‘Gençlik nereye gidiyor?’’ ‘‘Gelecek kuşaklar ne olacak?’’ diye kaygılanıyor.
***
İnsanoğlunun doğarken seçme şansı yok…
Hangi ülkede, hangi ailede, hangi cinsiyette, hangi renkte olacağını, hangi dili konuşacağını ne yazık ki tercih edemiyor. Ama yine de doğduktan sonra kendi seçemediği konulardan sorumlu tutuluyor.
Hepimiz biliyoruz ki Çin’de, Amerika’da, Güney Afrika’da, Avustralya’da da doğsa, çocuklar doğduklarında çok saf, çok temiz, çok korumasızdır.
Sistemin herkesi hamurlaştırdığı küreselleşen bir dünyada; biz onlara bilinçli ya da bilinçsiz, bir şekilde hangi dili konuşacağını, hangi dini seçeceğini, dünyaya gelme amaçlarının ne olduğunu, iyi ya da kötü olmayı öğretiyoruz…
Ezberci bir eğitimle, yarış atı gibi sınavdan sınava koşan, sadece seçeceği mesleğe odaklanan, kitap okumayan bir gençlik yetiştiriyoruz. Sonra da onları anlamakta zorlanıyoruz…
Gerçi psikologlar bilgisayarın karşısında oturmaktan kamburu çıkmış gençlerin sosyalleşme, arkadaşları ile diyalog kurma şeklinin bu olduğunu söylüyor ama bize göre dışarıda yapılacak çok şey var… Gençlerimiz farkına varmadan anı - yaşamı- kaçırıyorlar…
Gençleri anlamakta zorlansak ta, kuşak çatışması yaşasak ta yapabileceğimiz en anlamlı şey ‘‘onları çok sevmek.’’
Bu hafta sizlerle sadece öğretmenleri tarafından sevildikleri için yaşamları değişen öğrencilerin başarı hikâyelerini paylaşmak istiyorum. Sevgi ile kalın.
***    
Baltimore, Amerika’nın zenci nüfusunun en yoğun olduğu ve yerleşim merkezleri arasında suç istatistikleri açısından zirvede yer alan kentlerinden biri. Hapishanelerin tamamı kapasitelerinin üzerinde dolu…
Baltimore’ da yaşayan öğrencilerin çok büyük çoğunluğu ‘‘Public School’’ denen liselerde sınıfta kalma sistemi olmadığı halde liseyi bile bitiremiyor… 
20 yıl önce bir sosyoloji profesörü, öğrencilerini Baltimore’un kenar mahallelerine göndererek bölgede yaşayan 200 erkek çocuğunun durumlarını araştırmalarını ve her birinin geleceği hakkında değerlendirme yapmalarını istemişti…
Öğrencilerin hemen hepsi, bu çocukların gelecekte hiçbir şanslarının olmadığını dile getirmişti.
Bu çalışmayı bir başka sosyoloji profesörü, tesadüfen buldu ve öğrencilerinden aynı çocuklara ne olduğunu araştırmalarını istedi.
Öğrenciler bölgeden taşınan ya da ölen 20 çocuk dışında 180 çocuktan 176 sının olağanüstü bir başarı gösterip avukat, doktor ya da işadamı olduklarını ortaya çıkardılar.
Profesör çok etkilenmişti ve bu konuyu izlemeye karar verdi. Artık birer yetişkin olan çocukların hepsi,  ‘‘o koşullarda nasıl bu kadar başarılı oldunuz?’’ sorusuna ‘‘mahalle okulunda bir öğretmenimiz vardı. Onun sayesinde’’ diye cevap verdiler.
Profesör, bu öğretmeni çok merak etmişti. Hala hayatta olduğunu öğrendiği yaşlı öğretmenin izini buldu. Kendisini ziyaret etmek için evine gitti. Merakla yaşlı kadına bu çocukları kenar mahallelerden kurtarıp, başarılı birer yetişkin olmalarını sağlamak için kullandığı sihirli formülün ne olduğunu sordu.
Yaşlı öğretmenin gözleri parladı ve dudaklarının kenarında bir gülümseme belirdi.
‘‘Çok basit’’ dedi.  ‘‘Ben o çocukları çok sevdim.’’

* 22 Mayıs 2008 Bizim Kocaeli Gazetesi haftalık köşe yazısı