Blog Arşivi

GEZİ YAZILARIM

Hoşgeldiniz





Translate

24 Kasım Anadolu Lisesi…

Geçen hafta yazdığım köşe yazıma yorum yapan bir okurum, uzun zamandır yazmayı düşündüğüm bir konuyu bana hatırlattı:  24 Kasım Anadolu Lisesi…
(Geçen haftaki köşe yazımı okuyamayanlar; http://bizimkocaeli.com.tr/MuzeyyenTAN/961/Cokgecolmadan_.html  internet adresinden okuyabilir.)
Güzide adlı okurumun yorumu şöyle:
‘‘Merhaba Müzeyyen Hanım;
Değindiğiniz konuya olan duyarlılığınızı takdir ediyor, bu gibi toplumsal çöküntü meseleleri ve marjinal gruplarla ilgili en azından farkındalık oluşturma mücadelenizin devamının da örnek oluşturmasını diliyorum. Aldığımız nefesin yük olmadığı bir hayat sürdürme gayemiz, en doğal insan hakkımız olduğu gibi hayallerimizde kalıyor. Birçok yurttaşımız için ülkemizde olduğu gibi yaşadığımız kentte de yatırımlar "makyaj" dediğimiz günü kurtaran politika esaslarına göre yapılıyor. Alt geçitler, üst geçitler, parklar, sahiller, çiçekler, böcekler... Peki ya istihdam? Eğitim sisteminin revizyonu? Eşit, ücretsiz sağlık ve eğitim hakkı??? Tüm bu kalkınmayı sürdürülebilir hale getiren kriterleri yok sayan zihniyet, otoparkta görülen manzarayı, yaptığı Harikalar Sahili ve Seka Parkta da sergilenmesine vesile olacaktır. Gelir düzeyi normal bireyler gelişimini kontrolsüzce internet başında, geliri olmayanlar da sokakta tamamlıyorsa özendikleri hayata ya kapkaçla ulaşacak ya dilencilikle ve yahut da "madde"nin etkisiyle hayalinde ulaşacaktır...
Bireysellikleri marjinal yönde olanların kolayca ulaştığı madde bağımlılığını başlamadan durdurmanın tek yolu ihtiyaç duyurmamaktır! Marjinal grupların enerjilerini spor, kültür, sanat alanında harcamalarına vesile olacak projelerin hayata geçirilmesi şarttır! Saygılarımla.’’

***
Doğru söze ne denir? Düşüncelerini bu kadar güzel ve net ifade eden Güzide Hanımın sözlerine katılmamak mümkün mü? Yorumuna ilave edeceğim tek şey ‘‘sadece marjinal grupların değil, tüm çocukların ve gençlerin enerjilerini atmak için spor, kültür ve sanat faaliyetlerine ihtiyacı olduğu’’dur.
Bütün anne-babalar çok küçük yaştan itibaren çocuklarına, güzel alışkanlıklar kazandırabilmek için çaba harcar, maddi durumları elverdiğince, çocuklarının iyi bir meslek sahibi olabilmeleri için dershanelere yollar, özel öğretmenler tutarlar...  
Bu ara da kendi eksikliklerini, okuyamamış olmanın pişmanlıklarını çocuklarında gidermeye çalışırken, onların oyun oynamalarına, çocukluklarını yaşamalarına izin vermezler…
Bilinçli bir ailenin çocuğu, okul öncesi dönemde ya da ilköğretim çağında spor, müzik, resim ya da tiyatro gibi sosyal etkinliklerle ilgilense de, - OKS, LGS, SBS, ÖSS, ÖYS, ÖSYS ya da adı her neyse sınavı (Eğitim sistemimiz çok iyi oturduğu için (!) her yıl sınav sistemimiz ve isimleri değişmekte)  yaklaştıkça bu etkinliklerden uzaklaştırılırlar.
Artık sürekli ders çalışmaları, sınava hazırlanmaları gerekmektedir...
Bu hırsla bu sınavlara hazırlanan çocukların sosyal etkinlik olarak spor, müzik, resim vs. gibi alışkanlıkları olamadığı için internet Kafe’lerde, kahve köşelerinde vakit geçirmeleri pekte anormal değil aslında… 
 ***
24 Kasım Anadolu Lisesi, Yahya Kaptan mahallesinde yani kentin göbeğinde yer alan, lise giriş sınavlarında birçok çocuğun düşlerini süsleyen liselerden birisi…
Ama ne yazık ki bu lisenin kapalı spor salonu ve çok amaçlı bir salonun yok…
Yanlış okumadınız!  Bu liseyi kazanabilmek için yıllarca kursa giden, gecesini gündüzüne katarak çalışan çocukların, beden derslerini yapacakları, spor müsabakaları düzenleyecekleri bir spor salonları; kendilerini ifade edebilecekleri, seminer, tiyatro, konferans etkinlikleri hazırlayacakları çok amaçlı bir salonları yok…
***
Sınavla girilebilen liselerden mezun olan çocukların büyük bölümü üniversiteyi kazanır…
Zaten lise giriş sınavı için velilerin çocuklarını yarış atı gibi yıllarca hazırlaması bu nedenledir.
Ama velilerin ve eğitmenlerin atladığı bir konu var... Sadece üniversiteyi kazanmak ve üniversiteden mezun olmak yeterli değil… Üniversiteyi bitiren genç evde otururken, aile fertlerinin ellerinde CV denen özgeçmişlerle kapı kapı dolaşıp iş aramaları, torpil denen nesneleri araya sokmaya çalışmaları traji-komik bir durum…
Oysa bu okullar kendini iyi ifade edebilen, pozitif, özgüvenli, kendi ayakları üzerinde durabilen, sportif, entelektüel gençler yetiştirse, istihdam sorunu da ortadan kalkar değil mi?
***
Çiçeği burnunda Büyükşehir Belediyesinden bu hafta da bir ricam olacak!
Elbette park ve bahçeler de önemli ama lalelere, çimenlere, parklara harcamayı düşündüğünüz trilyonları 24 Kasım Anadolu Lisesi gibi spor salonu ve çok amaçlı toplantı salonu olmayan okullara harcarsanız nasıl olur acaba? Çocuklarımız bir ayda sönen laleler yerine hiç solmayan çiçekler haline gelir mi, gelmez mi? Ne dersiniz?

* 23 Nisan 2009 Bizim Kocaeli Gazetesi haftalık köşe yazısı