Blog Arşivi

GEZİ YAZILARIM

Hoşgeldiniz





Translate

16 mı?

Geçtiğimiz günlerde basında yer alan bir haber çok ilginçti.
İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad şu anda ülkesinde ki kızların evlenme yaşının 24-26 olmasını eleştiriyor ‘‘Kızlar için evlenme yaşı 16-17, erkekler için 20 olmalı’’ Diyordu.
Medyada yer alan bu habere göre; devlet tarafından yayımlanan Cam-i Cem gazetesi Ahmedinejad’ın kızlar için öngördüğü evlenme yaşı 16-17, diğer gazeteler ise 17-18 olması gerekir dedi diyordu…
İran’da yayımlanan gazeteler arasındaki çelişkinin neden kaynaklandığını; Ahmedinejad’ın bu düşüncesi için psikologların ya da uzmanların ne düşündüğünü, bir açıklama yapıp yapmadıklarını internetten araştırdım ancak bu konuda bir veriye rastlayamadım.
Gerçi İran cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın evlilik için öngördüğü yaş 16-17 ya da 17-18 yaş olsun. Çok fazla bir şey fark eder mi?
Bu yaşlar;  kız ya da erkek olsun eğitim alma yaşı, hatta daha önemlisi ergenlik çağıdır...
Özellikle kız çocuklarının eğitimini tamamlamadan, ayaklarının üzerinde durması sağlanmadan, kişiliği yerine oturmadan evlendirildiğinde neler olup bittiğini hergün boyalı basının üçüncü sayfalarında ya da birçok televizyon programında görüyoruz.
Sonu hüsranla biten evlilikler, intiharlar, cinayetler, ortada kalan çocuklar, evden kaçıp ailesine veya sığınma evine sığınan ya da gidecek hiçbir yeri, güvenecek kimsesi olmadığı için fiziksel veya duygusal şiddete razı olanlar…
Yıllardır bu konuda gerek cemiyetlerde, gerekse televizyon kanallarında yapılan tartışmalar da, yazılan çizilenlerden çıkarttığım kadarıyla; bir kısım insanlar tarafından kız çocuklarının sadece cinsel ve fiziksel olgunluğuna bakılarak evliliğe hazır oldukları kabul ediliyor.
Hatta sıcak iklimli ülkeler de, kız çocuklarının çok daha erken ergenliğe girdikleri için bu durumun normal olduğunu savunuyorlar.
Bana göre, sadece fiziksel ve cinsel olarak gelişmek evlilik için yeterli diye düşünmek abesle iştigalden başka bir şey değil.
Ergenlik dönemindeki cinsel ve fiziksel gelişmeler ne kadar erken olursa olsun psikolojik gelişmeyi içeren adölasan denilen dönem 20’li yaşlara kadar devam ediyor.
Normal şartlar altında düşünürsek eğer iyi bir meslek sahibi olmak için en az 20-25 yaşına kadar eğitim görmek gerekiyor.
Sokakta sek sek oynarken ya da yeni jenerasyona göre bilgisayarda geyik yaparken birden bire evlendirilen ya da baskılardan dolayı kendisi evlenmek isteyen; sosyal, duygusal olgunlaşmasını tamamlamadan, çocuk sahibi sorumluluğunun ne olduğunu bilmeden 16 yaşındaki kız çocuklarımızı düşünelim…
Burada bazılarınızın ‘‘Canım bizim anneannelerimiz, annelerimiz 14 yaşında evlenmedi mi? Halen bırak doğuyu yaşadığımız kentte 50-60 yaşında ki koca koca adamlar 15-20 yaşlarında ki çocuklarla evlenmiyorlar mı? . Dediğinizi duyar gibi oluyorum.
Çok haklısınız. Biz toplum olarak doğuştan eğitimliyiz. Her konuda fikrimiz, bilgimiz vardır ama söz konusu kendimiz ve ailemiz olduğunda daha farklı düşünürüz. Yani 16 yaşındaki kızınız değil evlenmek, erkek arkadaşıyla flört etmek istese kıyametleri kopartsanız da, İran cumhurbaşkanının kızlar 16 yaşında evlense daha iyi olur demesine ‘Neden olmasın?’ dediğinizi konuyla ilgili haberlerin yorumlarında görüyoruz.
Sosyal- duygusal gelişim, olgunlaşma ancak öğrenme yani eğitimle gelişebilir. Kendisi yeterince eğitim almamış, gelişememiş 16-17 yaşındaki bir çocuk anne olduğunda çocuğuna neler öğretebilir.
Ne evlilik evcilik oyunu, ne de doğacak bebekler de oyuncak bebektir. Bu böyle biline…
Erken evlenen kadınların kadın hastalıklarına yakalanma riski, çok fazla doğum yapması vs. gibi konuları uzmanlara bırakırken bir şeye dikkat çekmek istiyorum.
İran molla rejimi ile yönetiliyor. Evli kadınlar ile ilgili bir iftira ya da zina varsa eğer  taşlanarak öldürülüyorlar. Evli değillerse en azından dayakla kurtuluyorlar. İran’da Ahmedinejad’ın öngördüğü gibi evlilik yaşı 16 yaşına inerse recm yani taşlanarak öldürülme yaşı 16’ya inecek demektir. Yani Sezen Aksunun Ünzile şarkısında dediği gibi…
Varmadan sekizine ergin oldu Ünzile; hem çocuk hem de kadın on ikisinde ana (on altısında)
Bir gül gibi al ve narin, bir su gibi saydam ve sakin;
Susar kadın Ünzile…
Çünkü karar vericiler karar vermiştir…
Yağmuru kim döküyor, Ünzile kaç koyun ediyor.
Dayaktan uslanalı hiçbir şey sormuyor…
Çağdaş bir Türk kadını olarak bu düşünceyi esefle kınıyorum.

*28 Kasım 2010 Değişim 41 ve Kadının Sesi Gazetesi