Blog Arşivi

GEZİ YAZILARIM

Hoşgeldiniz





Translate

Paradigmalar (1) …

Paradigma sözcüğü Yunancadan geliyor. Kuram, algı, varsayım, dünya görüşü anlamında kullanılıyor. Biraz daha genelleştirirsek, gözle görmek değil; algılamak, anlamak ve yorumlamak anlamında...Paradigmalardan kastedilen şeyi anlamanın en basit yolu onları birer harita gibi görmektir. Hepimiz, “haritanın arazi olmadığını” biliriz. Harita, sadece arazinin bazı belirli özelliklerinin bir açıklamasıdır. İşte paradigma da tamı tamına budur. Bir kuram, bir açıklama ya da başka bir şeyin modelidir…
Diyelim ki bilmediğiniz bir kentte, belirli bir yere gitmek istiyorsunuz. Ama size yanlışlıkla başka bir kentin yol haritası verildi. İstediğiniz yere ulaşmanız mümkün olabilir mi? Ne kadar uğraşsanız didinseniz de gideceğiniz yere varamazsınız; öyle değil mi?
Davranışınızın üzerinde çalışabilirsiniz. Daha fazla çaba gösterir, daha çok çalışır, hızınızı iki katına çıkarırsınız. Ama bütün bu çabalarınız sizi yalnızca yanlış yere daha hızlı götürür.
Tutumunuz üzerinde çalışabilir, daha olumlu bir biçimde düşünebilirsiniz… Yinede istediğiniz yere ulaşamazsınız. Tutumunuz o kadar olumludur ki buna aldırış etmez, nereye giderseniz gidin, kendinizi mutlu hissedersiniz ama önemli olan nokta şu ki; yine de yolunuzu kaybetmiş olursunuz.
Temel sorunun davranış ya da tutumunuzla bir ilgisi yoktur. Sadece elinizde yanlış harita bulunması ile ilgilidir…
Elinizde gitmek istediğiniz kentin doğru haritası varsa, o zaman çaba önem kazanır. Yolda sizi saptıracak engeller çıkarsa o zamanda tutum önemli olur. ‘‘Ancak ilk ve en önemli koşul haritanın doğru olmasıdır…’’
***
Hepimizin kafasının içinde birçok harita bulunur… ‘‘Nesne ve olayları oldukları gibi gösteren haritalar’’ ya da ‘‘gerçeklikleri ve nasıl olmaları gerektiğini gösteren haritalar’’…
Başımızdan geçen her şeyi bu zihinsel haritalara göre yorumlarız… Biz dünyayı olduğu gibi değil, olduğumuz gibi görürüz; ya da nasıl görmeye koşullandırılmışsak, öyle…
Yaşantımız boyunca aile, okul, din, arkadaşlar, iş çevresi, meslektaşlar ve yeni toplumsal paradigmalar bizi sessizce, bilinçsizce etkiler. Değer yargılarımızın, paradigmalarımızın, zihinsel haritalarımızın biçimlenmesine yardımcı olur. Gördüklerimizi tanımlayabilmek için ağzımızı açtığımız zaman aslında kendimizi, algılarımızı ve paradigmalarımızı tanımlarız. Başkaları bizimle aynı fikirde olmadığı zaman, hemen onlarda bir aksaklık olduğunu düşünürüz…
***
Temel paradigmalarımız, haritalarımız ya da varsayımlarımızın ne kadar farkına varır ve kendi deneyimlerimizden ne kadar etkilendiğimizi anlarsak, o paradigmalar için o kadar sorumluluğu yüklenebiliriz. Onları inceler, gerçeklerle karşılaştırır, başkalarını dinler, onların algılarını öğrenmeye hazır oluruz. Böylece daha geniş bir tabloyu görürüz ve bakış açımız daha nesnel olur.
Yaşamımızda önemsiz değişiklikler yapmak istiyorsak, dikkatimizi tutum ve davranışlarımıza verebiliriz. Ancak çok önemli bir değişiklik yapmak istiyorsak o zaman temel paradigmalarımız üzerinde çalışmamız gerekir.
Thoreau’nun dediği gibi ‘‘Kötülüğün yapraklarını kesen her bin kişiye karşılık, ancak bir kişi köküne saldırır.’’ Bizde yaşantımız da çok önemli değişiklikler yapmak istiyorsak, tutum ve davranışlarımızın yapraklarını kesmekten vazgeçerek kökler üzerinde yani tutum ve davranışlarımızın kaynağı olan paradigmalar üzerinde çalışmalıyız…

* Stephen R. Covey’ den alıntı.

* 12 Haziran 2008 Bizim Kocaeli Gazetesi haftalık köşe yazısı