Blog Arşivi

GEZİ YAZILARIM

Hoşgeldiniz





Translate

Paradigmalar (2)

Geçen hafta ki yazımda paradigmaların zihinsel haritalar olduğundan, dünyayı olduğu gibi değil; nasıl görmeye koşullandırılmışsak veya nasıl görmek istiyorsak öyle gördüğümüzden bahsetmiştim. Bu hafta ki yazımda paradigmanın değişiminin gücünden bahsetmek ve paradigma değişimi ile ilgili bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum…
***
Bir sabah erken saatte, metroda herkes sessizce oturuyordu… Bazı insanlar gazete okuyor, bazıları düşüncelere dalmış, bazıları da gözlerini kapatmış, dinleniyorlardı. Sakin ve huzurlu bir ortamdı. Sonra birdenbire bir adam çocukları ile metroya bindi. Çocuklar o kadar yaramaz ve gürültücüydü ki bütün hava birdenbire değişmişti.
Adam oturdu, gözlerini kapattı… Durumla ilgilenmediği anlaşılıyordu. Çocuklar koşarak bağırıp çağırıyor, birbirlerine çantalarını fırlatıyor, hatta bazı yolcuların gazetelerini kapıyorlardı.
Ama adam kılını bile kıpırdatmıyordu… Öfkelenmemek zordu… Bir babanın çocuklarının bu kadar gürültü yapmalarına aldırmaması, en ufak bir sorumluluk duymaması inanılır gibi değildi. Metroda herkesin sinirlendiği belliydi. Sonunda biri dayanamayarak: ‘‘Beyefendi, çocuklarınız herkesi rahatsız ediyor. Onlara biraz sessiz olmalarını söyler misiniz?’’ dedi. Adam durumu yeni fark ediyormuş gibi bakarak usulca ‘‘Ah çok haklısınız… Bir şeyler yapsam iyi olacak. Şu anda hastaneden geliyoruz. Anneleri bir saat önce öldü…
Ne diyeceğimi, ne yapacağımı bilemiyorum. Galiba çocuklar da bu duruma nasıl katlanacaklarını bilemiyorlar’’ diye yanıtladı.
O anda orada bulunan herkesin düşüncesi değişti. Birdenbire her şeyi başka türlü görmeye, başka türlü gördüğü için başka türlü hissetmeye ve başka türlü davranmaya başladı. Öfkenin ve kızgınlığın yerini merhamet, acı ve sevecenlik duyguları aldı… Yani paradigmaları birdenbire değişime uğradı… Durumu kavrar kavramaz; yas tutan adama üzülen, ona ve çocuklarına kızdıkları için utananların yanı sıra, en başında adamın önemli bir sorununun olduğunu kavrayıp anlamaya çalışarak ona yardım etmek isteyen kişilerde vardı kuşkusuz…
***
Bütün paradigma değişimleri bu hikâyedeki gibi birdenbire olmaz. Yaşam boyunca süren koşullanmalar sonucu yavaş ve zahmetli olabilir…
Değişimler ister birdenbire, isterse yavaş yavaş olsun bir paradigmanın değişimindeki güç, çok önemli bir değişikliğin temel gücüdür. Dünyaya farklı bir gözle bakmamıza yol açar.
Bütün paradigma değişimleri olumlu yönde de olmayabilir. Pek çok insan yaşamlarını tehdit eden bir sorunla karşılaştıklarında, önem verdikleri şeylere birdenbire başka açıdan bakmaya başlarlar. Evlendiklerinde, çocuk ya da torun sahibi olduklarında, yönetici veya liderlik gibi yeni bir rolü üstlendiklerinde düşüncelerinde, paradigmalarında değişim olur…
Paradigmalar güçlüdür… Çünkü onlar arkasından dünyayı gördüğümüz merceği yaratırlar…
İster doğru ister yanlış olsunlar; paradigmalarımız tutum ve davranışlarımızın dolayısı ile başkaları ile olan ilişkilerimizin kaynağıdır.
Tutum ve davranışlarımızın itici gücü düşüncelerimizdir. Bizler düşündüğümüz kadarız… Yaşadığımız sürece de düşüncelerimiz ile var olacağız…
Dünyayı arkasından gördüğümüz merceğin tertemiz olması için ‘‘ne düşündüğümüze’’ ve ‘‘kimlerle birlikte olduğumuza’’ çok ama çok dikkat etmeliyiz…

* 19 Haziran 2008 Bizim Kocaeli Gazetesi haftalık köşe yazısı