Blog Arşivi

GEZİ YAZILARIM

Hoşgeldiniz





Translate

Kanun var mı, yok mu? Yenir mi, yenmez mi?

Asrın felaketi 17 Ağustos depreminin sekiz yıl gibi uzun bir süre geçmesine rağmen hala izleri silinebilmiş değil…
Bir ömür geçse de o günü nasıl unutabiliriz ki? Sanki dün olmuş gibi kulağımızda çığlıklar, gözümüzün önünde toz bulutları, burnumuzda o koku, yüreğimizde tanıdığımız- tanımadığımız binlerce insanı kaybetmenin acısı…
Yaşadığımız deprem şiddeti ve süresi açısından gerçekten korkunçtu.
Ama sonradan öğrendim ki deprem nedeniyle sadece bir kişi yaşamını yitirmişti…
Binlerce insanımızı ise; kaçak yapılaşma, imar afları, ehli olmayan kişiler tarafından yapılmış proje ve uygulamalar, tasarım ve uygulama hataları yüzünden kaybetmiştik…
***
Şimdi durduk yerde depremde nereden çıktı diyebilirsiniz. Gerçi deprem ülkesi olduğumuz için, uzmanlarımız ve bilim adamlarımız “Deprem geliyorum diyor. Marmara Bölgesi ve İstanbul topun ağzında” diye sık sık bizi uyarıyor. Ama bu uyarılar bizi ne kadar ilgilendiriyor ya da kaygılandırıyor?
Ne kadar önlem alıyoruz? Bilemiyorum…
Birkaç gün önce okuduğum bir haberde; Bolu İzzet Baysal Üniversitesi’nde düzenlenen konferansta İTÜ Öğretim üyesi Prof. Dr. Naci Görür, Marmara Denizi’nde yapılan çalışmalardan bahsederek denizin tabanındaki fay boyunca metan gazı, petrol ve gaz hidrit çıkışlarının tespit edildiğini söylüyor. “Bu durum 17 Ağustos öncesindeki belirtilerle aynı, Marmara Denizi’nin altı fokur fokur kaynıyor.” Diyor.
***
Aslında ben kendi adıma hatalardan ders aldığımızı, yeni yapılan ve yapılacak olan binaların depreme dayanıklı olması için yetkili birimlerin kılı kırk yardıklarını, deprem sonrası yapı denetim firmalarının da faaliyete geçmesiyle, bina inşaatları ile ilgili artık bir problemin olamayacağını düşünüyordum…
Ama geçtiğimiz günlerde; TMMOB (Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği) İl Koordinasyon Kurulu’nun “Yapı Ruhsatlarının verilmesinde Sicil Durum Belgesi aranmaması” hakkındaki basın açıklamasını okuduğum da ve konu ile ilgili Mimarlar Odası Başkanıyla görüştüğüm de açıkçası kaygılandım…
***
Büyükşehir Belediyesi Mart ayı Meclis Toplantısında, “Yeni yapı ruhsatı talebinde istenilen belgeler” başlığı altındaki maddede değişiklik yapma kararı almıştı. İlgili 9. madde de kelime oyunu yapılarak “Sicil Durum Belgesi; İlgili Meslek Odasınca düzenlenen, Meslek Odasına kayıtlı Proje müellifinin sicilini gösterir belge olup, her proje için ayrıca istenmesi gerekmektedir.” Denilmekte iken, bu madde: “Sicil Durum Belgesi veya İlgili Meslek Odasına Kayıtlı olduğuna dair belgenin istenmesi gerekmektedir.” Şeklinde değiştirilerek uygulanmaya başlamıştır…
Alınan bu kararla, artık proje müellifinin TMMOB’ye gitmesine gerek yok. Çünkü artık Belediyeye de başvurarak ruhsat alınabiliyor. Yani bu durumda meslek odasına kayıtlı olmayan ya da faal olmayan mimar-mühendis, hatta mimar ya da mühendis olmayan herkes bu kentte iş yapabilir…
***
Peki, kanunlara ne oldu?
Bir binanın projesini çizecek olan mimar-mühendis unvanını kullanmak isteyenlerin ilgili meslek odasına kayıtlı olması ve üyeliklerini sürdürmesi kanun gereği zorunlu değil mi?
İlgili meslek odasının görevi ise yapılan hizmetin mimarlar tarafından yapılıp yapılmadığını, doğru uygulanıp uygulanmadığını kontrol edip, kamu yararının korunması için denetlemek değil mi?
Çizilen projenin meslek odasınca denetlenerek ‘Sicil Durum Belgesi’ verilmesi ve her proje için ayrı bir belge alınması zorunlu değil mi?
Büyükşehir Belediye Meclisinin böyle bir kararı alma yetkisi var mı?
Bu kararı alma sebebi; Mimarlar Odasını yetkisizleştirmek, işlevsiz hale getirmek mi?
Meclis üyeleri kararları onaylamak için ellerini kaldırdıklarında, acaba neyi onayladıklarını biliyorlar mı?
***
Meclis kararının alındığı tarihten bu yana Mimarlar Odası, kentte nerede, ne kadar bina yapıldığından maalesef habersiz. Bu şekilde bine yakın binanın yapıldığı tahmin ediliyor.
***
Bunun dışında sahilde yapılan belediye sarayının ruhsatsız, plansız, kaçak bir bina olduğunu aylardır yazıyoruz, çiziyoruz.
Ama maalesef sesimizi duyuramıyoruz!
***
5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 184. maddesinin 1. bendinde kaçak yapı yapanların ya da yaptıranların bir yıldan beş yıla kadar hapisle cezalandırılacağı yazmıyor mu?
Büyükşehir Belediye Başkanı Karaosmanoğlu, Ekim ayı Meclis toplantısında kayıtlara geçen, yerel basına yansıyan “Yerim kıyı kanununuzu… Gerekirse konuyla ilgili kanun çıkarırız.” Diyerek ruhsatsız, plansız, projesiz, jeolojik tetkikleri yapılmadan inşa edilen binaya geçmeye mi hazırlanıyor?
***
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanının bu kanun tanımaz tutum ve cesareti nereden gelmektedir? Bilmiyorum. Ama hepimizin bildiği bir söz vardır ya ‘Tarih tekerrürden ibarettir.’ Diye. Bakın 5Ocak 1960 yılı tarihli Akşam Gazetesinde Aziz Nesin ne demiş?
“Soruyoruz. Kanun var mı, yokmu? Kime soruyoruz? Emniyet makamlarına, savcılara ve hükümete:
—Kanun var mı, yok mu? Biliyoruz, bu ağır bir sorudur, çok ağır sorudur. Evet, bu soru ağır da, bu soruyu açacak durumları yaratmak, koşulları hazırlamak ağır değil midir? Yirmi altı milyon Türk’ün gözü önünde, apaçık göz göre göre suç işleniyor, kanun çiğneniyor da hiçbir resmi makamdan ses çıkmıyor. Bu nasıl iş?”
***
Yetkililer ilgisiz, ilgililer de yetkisiz olduğu sürece, biz bu soruları daha çook sorarız…

* 8 Kasım 2007 Bizim Kocaeli Gazetesi haftalık köşe yazısı