Blog Arşivi

GEZİ YAZILARIM

Hoşgeldiniz





Translate

Bereketsiz çocuklar…

Dünya Kadınlar Günü’nde Sayın Başbakan; biz kadınlara en az üç çocuk yapmamızı önerdi…
Sanki kadınlara 8 Martta verilecek başka mesaj yokmuş gibi ‘‘Doğurun’’ dedi.
‘‘Çocuk berekettir. Türk milletinin kökünü kazımaya çalışanlar var. Doğurun.’’

Başbakanın ‘‘Her çocuk kendi bereketiyle gelir.’’ söylemi kendi kişisel deneyiminin çıkarımı olsa gerek…
Kaç kişi simit ve su satarak hayata başlayıp, işçilikten belediye başkanlığına sonrasında başbakanlığa yükselebilir ki?
Ya da çocuklarını yurtdışında okutacak zengin arkadaşları vardır?

Bir çocuğun sağlıklı beslenebilmesi, sağlıklı barınabilmesi, iyi eğitim alabilmesi, spor yapabilmesi, giyinmesi ve en önemlisi psikolojisinin normal olabilmesi için bir aileye en az ne kadar para lazımdır?
Asgari ücretle geçinmeye çalışan bir aile, üçten fazla çocuğa asgari standartları sağlayabilir mi?
İnsanoğlu doğduğu yeri, zamanı ve aileyi seçemiyor…
Maalesef ülkemizde her çocuk bazı şanslı çocuklar gibi bereketiyle doğamıyor…
Daha birkaç gün önce cami avlusuna bırakılırken kameralara takılan ailenin bebeği bereketiyle gelmemiş belli ki; bir kedi yavrusunun bile hak etmediği şekilde terk edilebiliyor…
Anne babası yaşadığı halde yetiştirme yurtlarında barınan binlerce çocuk bereketiyle gelememiş olsa gerek!
Anne babası dışında bakımını üstlenecek büyükanne, büyükbaba, dayı, amca, teyze, hala vs. gibi, hatta birçok yabancı dilde karşılığı olmayan akrabalık derecelerinden vicdanlı hiçbir akrabaları yok…
Akranları sıcacık evlerinde otururken, sokakta mendil satarak, cam silerek çalışan çocuklar da bereketleri ile gelememişler ne yazık ki!
Ailelerinden yoksulluk, şiddet, taciz ve benzeri gibi sebeplerden kaçarak sokaklarda yatan, madde bağımlısı olan, kapkaç yapan çocuklar da…
Üniversite veya lise diploması olup ta işsiz gezen gençlerimiz de…
Bunlar bizim ülkemizin sosyal yaraları mı yoksa bereketsiz çocukları mı?

Son yıllarda Amerika’nın da içinde olduğu gelişmiş ülkeler, işsizlik ve çocuk suçlarını önleyebilmek için nüfus planlamasını çok önemsiyor. Hükümetler bütçelerine bu konu ile ilgili fon ayırıyor…
Toplumsal hayatta ve siyasette kadına daha çok yer verileceğini söyleyen başbakan ‘‘en az üç çocuk doğurun’’ derken Maliye Bakanı Unakıtan, Çalışma Bakanlığının istihdam paketinde tasarladığı aylık 250 YTL’lik kreş parasını kadınlara çok görüyor…
Zaten geçen yıl da üç kuruşluk süt parası maliye bakanlığının gözünü korkutmamış mıydı?
Üstelik ailelere çocuk yardımı adı altında verilen para çocuğun bezine bile yetmiyor…
Kadınlar gününde kadınların sorunları ile ilgili konuşulması gereken çok daha önemli konular varken;
Başbakanımızın “Bakabileceğin kadar çocuk yapın ” demesi gerekirken, ‘‘Çok çocuk yapın’’ demesi vahim bir durumdur…

Başbakan’a Almanya’da bir toplantıda “İslam ülkelerinde 4 kadınla evlenebiliniyor. Bu Kuran’da var mı, mecburi mi?” diye sorulduğunda, “Hayır, bu Kuran’ın emri değil. Ama bazı özel durumlarda 4 kadınla evlenmeye izin var. İznin de şartları var. Erkeğin eşi hastaysa, yaşlıysa ve sakatsa birden fazla kadın alabilir. Tabii diğer eşlerin rızası olması lazım... Herkesin hakkı eşit verilmeli. Bu durumda buna izin var” demişti…
Ey kadınlar!
Bir yıl sonra ki kadınlar gününe kadar,
Sakın hasta olmayın,
Sakın yaşlanmayın,
Sakın kaza geçirmeyin…
Ne olur, ne olmaz!

* 13 Mart 2008 Bizim Kocaeli Gazetesi haftalık köşe yazısı