Blog Arşivi

GEZİ YAZILARIM

Hoşgeldiniz





Translate

Türkiye'de KADININ ADI VAR...

Türkiye'nin dört bir yanından çoğunluğu kadın olan yüz binlerce insan Çağlayan'daki mitinge katıldı. Çankaya üçlüsü, kadın-erkek, çoluk çocuk, yaşlı-genç bu topluluğun ne demek istediğini, başı açık ya da kapalı kadınların laiklikle ilgili verdiği mesajı bu sefer alabildi mi acaba?
14 Nisan'da Tandoğan'da yapılan miting, tarihin en büyük mitingi idi. Ancak Sayın Erdoğan maalesef Türkiye'de Cumhuriyete, laikliğe ve demokrasiye sahip çıkan ciddi bir kitlenin olduğunu görmezden geldi. Ülke bütünlüğü ve vatan için tek yürek, tek nefes olan yüz binler için bindirilmiş kıtalar dedi. Tandoğan'da verilen mesajı alamadı, yada almak istemedi.Cumhurbaşkanı adayını son dakikaya kadar açıklamayarak gündemi gerdi!. Uzlaşma beklentisi içinde olanların umutlarını yok etti.
Halk temsili yeti tartışmalı olan AKP iktidarı, üçlü anlaşma ve pazarlıklarla uğraşmaktan aylarca Cumhurbaşkanı adayını açıklayamadı.
Başbakan Cumhurbaşkanı adayını açıklarken bile AKP milletvekilleri ve bakanların yüzlerindeki şaşkın ifadeden adayın kim olduğunu bilmedikleri anlaşılıyordu.
''Cumhuriyetin sonu gelmiştir'' diyebilen birini o yüce makama aday göstermemeleri gerekirdi. Halk Türkiye'yi kucaklayacak, birleştirecek bir cumhurbaşkanı istiyordu. Başbakanın emirlerini dinleyecek birini değil...
Demokrasinin bir krallık değil, kurumlar rejimi olduğunu öğrenmeleri gerekiyordu. Din sömürücülüğü yaparak, Türkiye'yi inananlar-inanmayanlar diye ayırıp, eşi türbanlı Cumhurbaşkanı seçeceğiz diye ülkeyi germeleri gerekmiyordu.
Bunu anlatmanın bir yolu Tandoğan’da başlayan ve devam edecek olan laik, demokratik, sosyal hukuk devletini savunan Cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkan kitlelerin harekete geçmesi idi...
Laiklik ve demokrasi sorunu aynı zamanda bir kadın sorunudur. İslami hukuk kurallarının egemen olduğu ülkelerin yasalarındaki ayrımcılık ortadadır. Kadınlar ezilmekte, toplumsal hayatın dışına itilmektedir. En temel insan haklarından bile yararlanamamaktadır. Kadın hakları eğitimde, iş yaşamında, kamusal alanda kısıtlanmaktadır.
İşte Türkiye deki kadınlar bunun farkında. Ülkemizin geleceğindeki geriliğe karşı durulan Tandoğan'daki, Çağlayan'daki mitinglerde bu nedenle ön saflarda yer aldılar.
Kadınlarımız o meydanlarda olmazlarsa demokratik laik yönetimden, çağdaş hukuk  düzeninden yoksun ülkelerdeki kadınlarla aynı kaderi paylaşacaklarını biliyorlar.
Birçok İslam ülkesinde kadınlar oy kullanmıyor. Kız çocuklarının eğitimine babaları karar veriyor.
Üniversitelerde erkek profesörler kız öğrencilere monitörlerle ders veriyor!
İran'da şeriata uygun giyinmedikleri için kadınlar cezaevine atılıyor1
Cezayir'de kısa kollu bluz ya da kot pantolon giydiği için genç kızlar öldürülüyor!
Suudi Arabistan! daki kadınların nüfus cüzdanları bile yok!
Afganistan'da her şey bir gecede değişti. İslami hükümet işbaşına gelince kadınların o güne kadar sahip oldukları haklarının hemen tamamı kaldırılıverdi.
Sudan'da İslami kurallara göre giyinmeyenler kırbaçlanıyor.
Katar'da kadınlar seçimlerde aday olsa bile, erkeklerin bulunduğu ortamda bulunmaları yasak! Miting ve televizyonda yüzlerini gösteremedikleri gibi, seçmenden sadece telefonla oy isteyebiliyorlar.
Ürdün'de ''Kadını dövmek onun onurunu incitmez, çünkü kadın doğuştan onursuzdur.'' düşüncesi ön plandadır.
Birleşik Arap Emirlikleri'nde çok kadınla evlenmek, haber vermeden boşamak yaygındır. Çok kadınla evlenmeyi teşvik etmek için para yardımı yapılmaktadır...
Birçok Avrupa ülkesinden daha önce, Ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ÜN öngörüsü ile bize verilen haklarımızı neden kaybedelim ki?
Tandoğan'a Çağlayan'a kucağında, sırtında çocukları ile gelen kadınlar, kurtuluş savaşında mermi taşıyan kadınlarla aynı duygularla o meydanlardaydı. Şimdilik sadece sessiz çığlıklarını atarak isyan ettiler. Kimsenin burnunu kanatmadan, kimseye zarar vermeden...
Kısaca o sessizlik şunu diyordu;
kadınların güçlü ve etkili olduğu bir Türkiye mutlaka laik bir Türkiye olmak zorundadır. Kadınların etkin ve güçlü olduğu bir toplum mutlaka
Atatürk ilkelerinin, devrimlerinin dimdik ayakta durduğu bir Türkiye Cumhuriyeti olmak durumundadır!.

*Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Mustafa Kemal ATATÜRK

* 3 mayıs 2007 Bizim Kocaeli Gazetesi haftalık köşe yazısı