Blog Arşivi

GEZİ YAZILARIM

Hoşgeldiniz





Translate

Tanker düşebülü…

Günler hızla geçiyor…
Baksanıza, aylardır sabırsızlıkla beklediğimiz 12 Haziran seçimlerinin üzerinden bile, iki hafta geçti.
Geçen haftaya şöyle bir bakarsak eğer,
Yaz yağmurunun, beş dakikada Ankara’yı teslim alması;
Karne alan öğrencilerin, sevinci/üzüntüsü;
LYS sınavına giren öğrencilerin ve ailelerinin heyecanı;
Suriye’den kaçarak ülkemize sığınan mültecileri, Angelina Jolie’nin ziyareti;
Deprem sonrası vatandaşların hatta kaymakamın bile çadırda yaşadığı Simav’da 
evlerin kiralarının üç katına çıkması;
Seçilen yeni vekillerin kiralık ev arayışları;
Babalar günü, doğum günleri, sünnet, nişan, kına gecesi, düğün törenleri;
Açılışlar ve daha sayamayacağımız bir sürü acı tatlı olay ve etkinler;
Hafızamızın bir kenarına atıldı. 
Belki ileride anımsayıp tebessüm edeceğimiz, belki de anımsamak bile istemeyeceğimiz türden…
Geçen hafta benim hafızama kazınan birçok anekdot var ancak sizinle iki tanesini paylaşmak istiyorum.
Birincisi; Nuh Çimento’nun “yeni döner fırın modernizasyonu ve kapasite artırımı” için yaptığı ÇED (Çevresel etki değerlendirmesi ) toplantısında yaşadıklarım…

Nuh çimento yetkilileri, kapasite artıracaklarmış ve kapasite artışının çevreye nasıl zarar vermeyeceğini de halka anlatacaklarmış…

ÇED toplantısı, çevreye duyarlı vatandaşların; düdüklerle, ıslıklarla, alkışlarla protesto etmesiyle engellendi. Yani bu toplantının yapılamaması, fabrikanın kapasite artırımını, bir süreliğine engellenmiş oldu.
Fabrika çalışanlarından birkaç kişi bu engellemeyi içlerine sindiremedi. Sanki biz oraya Avrupa’dan gitmişiz gibi “Siz Hereke’de yaşamıyorsunuz bile, neden karşı çıkıyorsunuz” gibi absürt cümleler kurdular. Sanki Hereke’de oturmayınca, Hereke’nin çevre sorunu bizi ilgilendirmiyor; Hereke’nin havası ve denizi görünmez duvarlarla örülmüş, sadece Hereke’de kalıyor, İzmit’e Gebze’ye gitmiyor…
 Öyle olsa bile, Hereke’de kirlilikten nasibini alanlar, insan değil mi?
Biri ise “Ben hasta değilim, kirlilik falan yok, uydurmayın” dedi. Bu söz bana çok dokundu. Ne kadar bencilce bir söz bu! Sadece kendinin hasta olmaması önemli, başkaları önemli değil demek ki. Ne zaman bu kadar benmerkezci olduk biz?
Hasta olmayan bu arkadaşa hatırlatırım. Kocaeli Valiliğinin, “2011 yılı yüzme alanları değerlendirme çalışmaları kapsamında hazırlanan deniz suyu raporu”na göre; İzmit Körfezi’nde denize girilmesi yasak olan ilçelerden biri de Körfez ilçesi…
Gerçi bu arkadaş yüzmeyi sevmiyor, ya da bilmiyordur o nedenle raporun da bir önemi yoktur…
İkincisi ise; Kastamonu’ nun “Dikkat daş düşebülü, ayı çıkabülü” tabelasına ekleyebileceğimiz “tanker düşebülü” sözünün son günlerde çevre kirliliği ile gündemden düşmeyen Dilovası’nda yaşanması…
Şaka gibi ama viyadükten öğrenci servisinin üzerine, tanker de düştü!
Neyse ki kazada ölen olmadı, sadece yaralılar var.
Aman dikkat!
Hava, deniz, toprak, su kirliği; her an patlamaya hazır bomba gibi tesisler bir yana, tepenize bir de tanker düşebülü...  
Posta Gazetesi Doğu Marmara Eki 25 Haziran  2011