Bugün ve yarın LYS sınavları yapılıyor. Umarım ismini doğru yazmışımdır.
Çünkü her yıl yapboz tahtası gibi değişen ne sınav sistemine, ne ismine ne de içeriğine; öğrenciler, dershane yöneticileri veliler olarak yetişemiyoruz…
...
Liseyi,1980-83 yıllarında; yatılı okudum.
Yatılı okumamın birinci sebebi; yaşadığım ilçedeki lisede okursam, istediğim bölümü kazanamam korkusu idi. Çünkü ortaokulun her üç yılında da, neredeyse yılın yarısı boş geçen derslerimiz, branşı olmayan öğretmenlerin derslerimize girmesi, üniversitede istediğim bölüme girmemi engeller diye düşünmüştüm. Üç yıl boyunca çok aşırı olmasa da çalıştım ve istediğim bölüme girebildim.
40 yaş üstü olanlar anımsarlar; o dönemlerde dershaneye sadece lise son sınıfta gidilirdi.
Özel ders alanlar da vardı ama parmakla gösterilecek kadar azdı. Lise eğitimi üç yıldı.
Sınav ise şu andaki gibi; iki aşamalıydı...
Dershaneye gittiğimiz 1983 yılında, dershanelerin son yılı olduğu, artık kapatılacağı söyleniyordu. Neredeyse üzerinden 30 yıl geçmiş, hala dershaneler var. Hatta lise sonda gitmek yetmiyor. Liseye başladın mı, dershaneye de başlıyorsun. Tabii iyi bir liseyi kazanabilmek için ortaokulda gidilen dershaneleri, alınan özel dersleri de unutmayalım!
Peki dershaneye gitmekle bitiyor mu? Elbette hayır...
Şu anda dershane dışında, 3 ayrı öğretmenden özel ders alan öğrencileri biliyorum.
Hem maddi, hem manevi bir yük... Üstelik istedikleri üniversiteye girebilmek, hayallerindeki mesleğe ulaşabilmek için anaokulundan itibaren yarışa başlayan ve ne çocukluklarını, ne de gençliklerini yaşayamayan çocuklarımızı, sonra da “asosyal” olmakla suçluyoruz.
Doğduğu anda hangi okula gideceğinin planları yapılan ve yarış atı gibi hazırlanan çocuklarımıza üzülüyorum ancak bu döngünün içine ister istemez giriyorsunuz.
Halbuki anayasamıza göre her yurttaş eşit eğitim hakkına sahip...
Peki, üniversiteye girmek için yarışan 1 milyon 700 bin öğrenci, en doğal hakları olan “eşit eğitimi” alabildiler mi? Ne yazık ki hayır! Eşit eğitim almadıkları gibi, üstelikte YGS sınavındaki “mod-medyan ve şifre skandalları” ile kafaları karıştı, moralleri bozuldu.
Bunca yıl harcadıkları emeklerin boşa gittiğini düşünüyorlar...
“ Bu dershane öyle bir dershane ki, öğrenci geri zekalı olsa bile üniversiteyi kazanıyor”Sözleri doğru muymuş?
“Zeki olmayan çocuklar, o dershanelere giderek, zekâlarını nasıl açıyorlarmış?” “Biz bunca yıl boşuna mı çalışmışız?” Yorumları ile geçirdiler, son birkaç ayı...
Daha şimdiden, eğitim alacakları kuruma olan güvenleri sarsıldı.
Güven bir kere sarsıldı mı, yerine konması çok zordur.
Güvenmediğiniz bir eğitim kurumunda alınan eğitim nasıl olur?
Dürüst bir toplum, için dürüst ve güvenilir bir yönetim olması şart değil midir?
...
Her şeye rağmen; LYS sınavına girecek olan, tüm öğrencilere başarılar diliyorum...
*18 Haziran 2011 Posta Gazetesi Doğu Marmara Eki
Blog Arşivi
-
►
2018
(12)
- ► Haziran 2018 (1)
- ► Mayıs 2018 (6)
- ► Nisan 2018 (2)
-
►
2017
(20)
- ► Kasım 2017 (2)
- ► Eylül 2017 (2)
- ► Ağustos 2017 (2)
- ► Temmuz 2017 (4)
- ► Haziran 2017 (1)
- ► Nisan 2017 (1)
-
►
2015
(34)
- ► Eylül 2015 (1)
- ► Nisan 2015 (9)
- ► Şubat 2015 (3)
-
►
2014
(22)
- ► Aralık 2014 (4)
- ► Kasım 2014 (4)
- ► Eylül 2014 (1)
- ► Haziran 2014 (1)
- ► Mayıs 2014 (1)
- ► Nisan 2014 (1)
- ► Şubat 2014 (3)
-
►
2013
(43)
- ► Aralık 2013 (2)
- ► Kasım 2013 (4)
- ► Eylül 2013 (9)
- ► Haziran 2013 (4)
- ► Mayıs 2013 (4)
- ► Nisan 2013 (2)
- ► Şubat 2013 (4)
-
►
2012
(52)
- ► Aralık 2012 (4)
- ► Kasım 2012 (5)
- ► Eylül 2012 (4)
- ► Ağustos 2012 (4)
- ► Temmuz 2012 (4)
- ► Haziran 2012 (5)
- ► Mayıs 2012 (4)
- ► Nisan 2012 (5)
- ► Şubat 2012 (4)
-
▼
2011
(45)
- ► Aralık 2011 (6)
- ► Kasım 2011 (5)
- ► Eylül 2011 (5)
- ► Ağustos 2011 (3)
- ► Temmuz 2011 (5)
- ▼ Haziran 2011 (12)
- ► Şubat 2011 (3)
-
►
2010
(182)
- ► Aralık 2010 (182)