Blog Arşivi

GEZİ YAZILARIM

Hoşgeldiniz





Translate

Zafer Yürüyüşü

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ), 9 yıldır, Büyük Taarruz’un yıldönümü etkinlikleri kapsamında,  “zafer yürüyüşü”  düzenliyor.
Eşimle birlikte, her yıl bu etkinliğe katılmak istiyor ama hep bir engel ya da mazeretimiz çıkıyordu.
Bu yıl, her ne olursa olsun, iki elimiz kanda bile olsa, kesinlikle bu etkinliğe katılma kararı aldık.
Bu kararı almamızın en önemli nedenlerinden biri de, son yıllarda 30 Ağustos yaklaştıkça, hastalıkların artması (!) idi.
“Mazeret yok” dedik ve yola koyulduk.
***
91 yıl önce, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları Akşehir’den Şuhut’a gelmiş, Büyük Taarruz için hazırlıklar yapmışlar ve 25 Ağustos’u, 26 Ağustos’a bağlayan gecede, taarruz emriyle, 14 kilometrelik yolu yürümüşlerdi.
Aynı yolu yürümek için, coşkulu binlerce kişi Şuhut’tan-Kocatepe’ye yola çıktık…
***
Herkes hazırlıklı gelmişti; kalın giysiler, şapkalar, şallar, battaniyeler, yürüyüşe uygun ayakkabılar, sırt çantalarında kumanyalar…
Karanlıkta yolu görebilmek; için ellerde fenerler, kafalarda madenci tepe lambaları, evlerin ve araçların ışıkları, yer yer kurulan jeneratörler vardı.
Zifiri bir karanlık ama korkmuyorsun, güvendesin çünkü.
Yoruldum, üşüdüm, kulağım zonkladı, başım ağrıdı, tansiyonum çıktı dediğin de; 30 saniye de yanına gelecek ambulans ve ekip araçları çevrende.
Mümkün değil ya en kötü ihtimalle kayboldun, cep telefonun cebinde...
***
Yaklaşık üç saat süren yolun sonunda, Kocatepe’deydik; epeyce yorgun...


Burada, Kurtuluş Savaşı’ndaki askerleri temsili olarak canlandıran kıyafetleri giymiş Afyonkarahisar Garnizon Komutanlığı’na bağlı birlikler tarafından, ikram edilen, Kurtuluş Savaşı menüsü olan çorba, hoşaf, su ve ekmek için kuyruğa girdik.
Yorgunluğumuzu gidermek ve ikram edilen çorbayı içmek için, oturduğumuz bir taşın üzerinde;   
91 yıl öncesini düşündüm.
***
Kapkaranlık, göz gözü görmüyor.
Ağustos ayı olmasına rağmen, buz gibi hava, dondurucu bir rüzgar esiyor…
Ayağında paralanmış postal, üzerinde incecik mintan, sırtında ağır tüfek, dişinin kovuğunu doldurmayacak kadar bir azık.
Gencecik ve ölüme gidiyor…
Gözlerim doldu, utandım.
Türk milletinin, özgür ve bağımsız yaşama kararını emperyalist güçlere duyurabilmek için, canını kanını seve seve vermiş kahraman askerlerimizin hakkını, sadece her türlü konforu ve önlemi alarak yaptığımız yürüyüşle ödememiz mümkün müydü?
Özellikle bu günlerde, Cumhuriyetin bize kazandırdığı değerlere, her zamankinden daha fazla sarılmak ve sahip çıkmak, çocuklarımıza kıymetini anlatmak, boynumuzun borcudur.
Bu duygu ve düşünceler ile “30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun” diyor,
Büyük zaferin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmet ve şükranla anıyorum. Ruhları şad olsun.