Birkaç gün önce, Taksim Gezi Parkı protestocularına, pala
ile saldıran,
sağa sola koşuşturan, insanları yaralayan adam;
bir kadına tekme atıp, sırtına pala ile vurduğu için
pişmanmış!
(Haberlere göre saldırgan palalılar aslında daha fazlaymış
ancak kameralara takılan o olduğu için, Palalı Adam o oldu.)
Palalının pişmanlığı, eline pala alıp, sokaktan geçenlere
saldırıp, yaraladığı için değil;
Bir kadına saldırdığı, vurduğu içinmiş...
Kendisinin de Gezi protestolarının ilk günlerinde,
sempatizan olduğunu söyleyen Palalı Adam;
“Bizim örf ve adetlerimize yakışmayan bir şey zaten, bir
kadına el kaldırmak” diyor ve bütün kadınlardan özür diliyor.
Ne büyük bir incelik!
***
Kendisiyle yapılan röportajda, “Farkındaysanız, ben bilinçliyim.
Çocuğumu düşündüm, o zırhı (ismi buymuş, pala değilmiş)
benim salladığımı düşünürseniz, o kadını ben ikiye bölemez miydim?
Ama palanın orta kısmı ile tokat atar gibi hafifçe
vurdum” diyor, Palalı Adam.
İnanılır gibi değil!
Ve sadece durduğu için ya da sadece slogan attığı için,
gözaltına alınanların aksine; serbest bırakıldığını
duyuyoruz önce,
insanlara elinde pala ile saldırdığı anın video
görüntüleri olduğu halde.
“Yok, artık!” diyoruz. İsyan ediyoruz.
Neyse ki İstanbul Cumhuriyet Savcılığının, Palalının
serbest bırakılmasına itiraz ettiğini öğrenip, rahatlıyoruz (!)
***
Bu ülkenin çivisi mi çıktı ne?
Ne oldu bu millete?
7 den 77 ye;
Eline ne geçirdiyse; çakı, bıçak, satır, balta şimdi de
pala.
Saldıran saldırana…
Biber gazı, toma suyu, cop, tabanca.
Saldıran saldırana…
Kürsüden, otobüsün üstünden, balkondan.
Saldıran saldırana…
Hele ki şimdi on bir ayın sultanı Ramazan ayına girdik.
Orucu başına vuranlar,
“Saldıran saldırana” olmasın artık lütfen…
Mübarek Ramazan ayının manevi etkisi;
Tüm İslam alemine hatta tüm insanlığa barış, hoşgörü,
anlayış, birlik, beraberlik, kardeşlik getirsin; huzur içinde geçsin.
Bütün isteğim bu…