Bir arkadaşım var. Sokakta yaşayan hayvanlar konusunda aşırı
duyarlı. Mahallesinin bütün kedilerini besler, onlara özel kuru mamalar, sosisler,
salamlar alır.
Şanslı adında bir kedisi vardı, küçükken sokaktan aldığı; arkadaşım
bulduğu için ismi gibi şanslıydı. Evde prensesler gibiydi. Her şey ona göre
ayarlanıyordu; tatil bile…
***
Tabii kedi ve köpeklerin ömrü insanlar kadar uzun olmuyor. Şanslı
o kadar yaşlanmıştı ki, doksan küsur yaşındaki bir insanın ömrüne denk
geliyordu yaşı…
Bir sürü rahatsızlığının yanında, bir de karaciğer
yetmezliği gelişmişti. Veterinerde neredeyse iki hafta boyunca tedavi gördü.
Arkadaşım sanki aileden biri hastaneye yatmış gibi her gün veterinere gitti.
Serumları, ilaçları verilirken sabahtan akşama kadar başında bekledi.
Kendini o kadar yıprattı ki,“Eğer durumu kötüyse,
uyutsunlar” diyesi oldum; tedaviyi sonuna kadar bekleyeceğini söyledi. Sonunda
tedaviye cevap veremedi Şanslı ve hakkın rahmetine kavuştu.
***
Arkadaşım aileden biri ölmüş gibi üzüntü içindeyken, Körfez
yakınlarında, arkadaşının kullandığı aracın önüne aniden çıkan bir köpeğe çarparlar.
Köpek topallayarak karşıya geçmiştir. Geri dönüp, köpeği arar ve bulurlar. Tasması
olan sahipli bir köpektir, belli ki evden kaçmış…
Körfez Belediyesinden yardım isterler. Belediye görevlileri
Golden cinsi olan köpeği Alikahya’daki hayvan barınağına götürür.
Arkadaşı ile ertesi gün köpeği görmek için barınağa giden
arkadaşım, hiçbir müdahale yapılmadığını görünce köpeği alıp veterinere
götürürler. Veteriner röntgen çektiğinde ayağında küçük bir kırık olduğunu
tespit eder ve gerekli müdahaleyi yapar. Bir gece yatırdıktan, masrafları
ödedikten sonra, tekrar barınağa götürürler.
Ertesi gün tekrar ziyarete gittiklerinde, köpeği göremezler.
Yetkililerden. “Köpeği sahiplendirdiklerini, İzmit Belediyesi elemanlarının
alıp sokağa saldığı vs” çelişkili yanıtlar alırlar.
İzmit Belediyesine giderler, yetkili kişiyi epey bir
beklerler ancak elemanları ile toplantı da olduğu için görüşemezler. Olayın bu
kadar üstüne gidince, ertesi gün köpeğin öldüğünü söylerler.
Tekrar veterinere gidip sorarlar. Veteriner “Sizin
çarpmanızla ilgili bir sorun yok. Eğer bakılmazsa en kötü ihtimalle ayağı
kesilir. O da ölüme sebebiyet vermez” der.
Köpeğe çarpmanın vicdan azabı varken, bir de “Keşke barınağa
götürmesek” pişmanlığı ile arkadaşım soruyor. “Bu barınaklar ne işe yarıyor?”