Dün yazdığım “Aklım yine karıştı” adlı köşe yazım da; Hereke Çevre Derneği’nden gelen e-mailden bahsetmiştim.
Dilovası’nda faaliyet gösteren Çolakoğlu firmasının, atıklarını bertaraf etmek
için, Hereke’de tesis kurmayı planladıklarını ancak bu tesisi kesinlikle istemediklerini net bir şekilde
ifade ediyordu.
Konu bana ilginç gelmişti ve ÇED (Çevresel Etki
Değerlendirmesi) toplantısına katılmaya karar verdim.
Fabrika Dilovası’nda olduğu halde, çıkan cüruflar neden
Hereke’de bertaraf edilecekti?
Mevcut taş ocakları ve Nuh Çimento Fabrikasının
kirliliğinden bıkan Hereke’liler, bu yeni tesis için neler söyleyeceklerdi; kaygı
ve düşüncelerini nasıl ifade edeceklerdi?
Toplantıyı izleyip görmek istedim…
***
ÇED toplantısının
yapıldığı mekana gittiğimiz de, beklediğim kalabalığı göremedim. Nedenini
sorduğumda, yeterince duyuru yapılmadığı, toplantı yerinin tesisin yapıldığı
yere uzak olduğu vs. gibi sebepler söylendi.
Firma yetkilileri ÇED toplantısında, projenin ne kadar zararsız (!) olduğunu,
slaytlarla ve teknik terimlerle anlattılar; bu halkı bilgilendirme
toplantısında... Bilgilendirme esnasında “izne konu olan
sahanın agrega üretiminin yapıldığı II. Grup kalker sahası olması” gibi cümlelerden
hiç bir şey anlamadım; üniversite mezunu olduğum halde.
Anladığım kadarıyla taşocaklarından kalan çukurlar,
fabrikadan gelen atık maddelerle (cüruflarla) doldurulacaktı. Bunu yaparken, öyle
güzel önlemler alınmıştı ki, atıklar kesinlikle yer altı suları ile
karışmayacak; gelen/giden kamyonların tekerlekleri özel olarak yıkanacaktı vs.
vs.
Firma yetkilisi, kurulacak tesisi güzel güzel anlatırken; aklıma
şu soru geldi.
“Madem bu cüruflar; dedikleri kadar zararsızsa, neden bu
kadar çok önlem alınıyor?
Demek ki, bir takım riskler var. Peki, herhangi bir risk
varsa, bu riski neden Hereke halkı göğüslemek zorunda?”
Sonrasında, aklıma “tarihi iyi bilen bir dostumuzun
anlattığı, Roma İmparatoru Büyük Konstantin ve annesi Aziz Helene’nin öldüğü yerin Yukarı Hereke olduğu; yüzyıllardan beri istasyonla, Halıhane arasından denize
akan, böbrek taşlarına iyi geldiği söylenen şifalı su;
Şu anda Çinlilerin sahtesini çıkarttığı Hereke halıları;
30 yıl öncesine kadar, denizden çıkan bin bir çeşit deniz
mahsülü;
Saraylara kadar giren, meşhur çavuş üzümü bağları, kiraz
bahçeleri”geliyor…
“Hereke neden cüruf bertaraf merkezi olsun ki, bu haksızlık
değil mi?” diye bas bas bağırasım
geliyor.
*20 mayıs 2012 Posta Gazetesi Doğu Marmara Eki