Blog Arşivi

GEZİ YAZILARIM

Hoşgeldiniz





Translate

Dilovası Raporu

Yüzyıllardır insanlar çeşitli hastalıklarla savaşmış, uzun uğraşlardan sonra çoğunun tedavisini bulmuştur.
Aids, Hepatit C vs. gibi bulaşıcı hastalıkları bir kenara bırakırsak eğer, çağımızın en korkulan hastalığı; kanser.
Uzmanlar kanser önlenebilir diyor.
Sağlıklı beslenirsen,
sigara içmezsen,
alkol tüketmezsen,
strese girmezsen,
 yeteri kadar spor ve egzersiz yaparsan,
kanserojen maddelere maruz kalmazsan, kanser olma riskin % 70 azalır diyor.
Tabii ki genetik ve çevresel faktörleri de unutmayalım.
Genetiğimizi seçemiyoruz belki ama sigara ve alkol tüketmeyip,
sağlıklı beslenmeye çalışırsak, (gerçi sağlıklı beslenmek günümüzde ne kadar mümkün bilmiyorum. Zira GDO’lu, hormonlu, genetiği değiştirilmiş ürünleri istemeden de olsa tüketiyoruz.)
Spor yaparsak,
sinirlerimize hakim olmaya çalışıp stresimizi kontrol edersek;
kansere yakalanmaktan kurtulabilir miyiz?

Bizim elimizde olmayan, çevresel faktörleri ne yapacağız?

Yapılan istatistiklere göre, dünya da akciğer ve meme kanseri olma oranı azalırken, Türkiye de artıyormuş. Acaba neden dersiniz?

***
Eğer anımsarsanız, geçtiğimiz aylarda Prof. Onur Hamzaoğlu, Dilovası ile ilgili yaptığı bir araştırma sonucunu açıklamıştı.

Burada ki kanser vakalarının dünya ve Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu;
anne sütünde ve yeni doğan bebeklerin dışkılarında ağır metallere rastlandığını söylemişti.
Sağlık Bakanlığı dahil herkes üzerine gitmiş, hatta şarlatanlıkla itham edilmişti.
Kocaeli Üniversitesi etik kurulu Onur Hoca’yı bu raporu açıkladığı için, uyarı cezası vermişti.
O zaman inanamamıştım; İnsanları uyarmak, yöneticilerin dikkatini ciddi bir konuya çekmek, nasıl suç olabilirdi?

Dilovası’nın kirliliğini, dünyanın öbür ucunda yaşayanlar biliyordu ama bir bilim adamı açıklayınca suç mu oluyordu?

***

Geçtiğimiz günlerde Türk Tabipler Birliği, Dilovası ile ilgili bir rapor yayınladı.

Rapor da, bölgede çarpık ve düzensiz bir sanayileşme ve yerleşimin olduğu,

Çevre ve insan sağlığı ile ilgili birincil ilke olan koruyucu önlemlerin alınmasının göz ardı edildiği,

Dilovası'ndaki bazı fabrikaların üretim veya girdilerinde kanserojen maddeler kullanıldığı halde, işçi sağlığına yönelik işyeri denetimlerinin sağlıklı ve planlı yapılmadığı,

Dilovası’nın uygun olmayan topoğrafik yapısı ve meteorolojik şartlarının yanı sıra,

yoğun trafik yükünden, sanayi tesisleri ve yerleşim alanlarından kaynaklanmakta

olan kirlenme ile kirleticilere karşı çok hassas bir hale geldiği,

Dil Deresi yatağı ve kenarlarının son derece düzensiz ve kirli bir görüntüde olduğu,

Yeni Yıldız Mahallesi ve Fatih Mahallesinin Dilovası OSB'nin içinde olmasının,
belediyece alt yapı hizmetlerinin götürülebilmesine engel olduğunu,
Dilovası OSB'den kaynaklanmakta olan çevre kirliliğinin bu mahallelerde yaşayan halkın sağlığını direkt olarak etkilediğini,
Bölgedeki metal ve hurda ergiterek üretim yapan tesislerde bulunan radyasyon ölçüm sistemlerinin kullanımının tesis yönetimince yapılıyor olmasının, denetimlerin yetersiz olmasının, yurtiçinden ve yurt dışından gelen hurdaların detektörlerden geçirilmeden işlenme riskini ortaya çıkardığından vs. bahsediliyor.

(Raporun tamamını http://www.onurumuzusavunuyoruz.org/dokumanlar/dilovasirpr.pdf okuyabilirsiniz)

***

Bakalım bu rapordan sonra “Dilovası’nda kirlilik yok, kanser yok, tesislerin ölçümleri normal” diyen yöneticilerimiz ve sanayiciler, ne diyecekler? Merakla bekliyorum.




*26 kasım 2011 Posta Gazetesi doğu Marmara Eki