Blog Arşivi

GEZİ YAZILARIM

Hoşgeldiniz





Translate

Yerel seçimler, adaylar ve sorular



Yıllar önce, Martin Luther King, ‘‘Eğer bir kimsenin işi sokakları süpürmekse, o kimsenin sokak süpürüşü, Michelangelo’nun resim yapışı, Beethoven’ın senfoni besteleyişi veya Shakespear’in şiir yazışı gibi olmalıdır. O sokakları o kadar iyi süpürmelidir ki, cennetin ve dünyanın sakinleri bir an durup şu sözü söyleyebilmelidir: Buradan büyük bir sokak süpürücüsü geçti ve işini çok iyi yaptı’’ demiştir.

***
Ne yazık ki, çoğu yöneticiye ya da çalışana baktığımızda işlerini ya da görevlerini Martin Luther King’in tarif ettiği gibi yapmadığını görüyoruz.
Mükemmeliyetçi yapıdaki kişilerin hakkını yememek lazım ama maalesef azınlıkta oldukları bir gerçek!
Eğer azınlıkta olmasalardı, yaşadığımız dünya, yaşadığımız ülke, çevre vs. güllük gülistanlık olurdu öyle değil mi?

***
Hiçbir iş önemsiz ve sıradan değildir.
Yapılan iş veya meslek ne olursa olsun amaç mükemmellik ve kalite olmalı, işi yapan kişi elinden geleni değil, ne gerekiyorsa onu yapmalıdır. Böylece hangi iş olursa olsun, önemi ve saygınlığı ortaya çıkar ve kişi takdir edilir.
Ancak, aklımın ermediği, bir türlü anlayamadığım bir konu var.
Çoğunlukla, seçim öncesi, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve siyasi partilerin yönetimine girebilmek için kıyasıya mücadele edilir.
Yoğun kulisler, entrikalar, dedikodular yapılır...
Seçim sonrası ise yönetime giren kişiler, hizmet döneminde, bırakın proje üretmeyi, rutin toplantılara bile katılmazlar…
Peki, o zaman neden o makama seçilebilmek için bir sürü gürültü-patırtı çıkartıp, kırgınlıklar yaratmış, neden bir sürü kalp kırmışlardır?
Halbuki makamlar ya da koltuklar, başarıyı belirlemez ama başarılar kesinlikle makamları belirler...

***
Yerel seçimlere 6 ay gibi bir zaman kaldı.
Göz açıp kapayana kadar geçecek kısacık bir süre...
Hemen her gün basında, siyasi partilerin aday adaylarının isimleri telaffuz ediliyor. “Dürüst olmak, çalışkan olmak, ahlaklı olmak” zaten olmazsa olmazlardan ancak yönetimlere talip olan kişilerden de seçmenin bir beklentisi olduğu gerçeği var.
Bilgi ötesi toplumu yaşadığımız bu dönemde, artık seçmen sadece partiye oy vermiyor ve aday adaylarından kendilerine şu soruları sormalarını istiyor:
·         Şu anda yaptığım işi- mesleği sıradan biri gibi mi yoksa herkesten daha iyi mi yapıyorum?
  • Çalışma arkadaşlarımın yükünü hafifletiyor muyum, yoksa daha da ağırlaştırıyor muyum?
  • İyi bir eş, iyi bir ebeveyn, iyi bir arkadaş mıyım?
  • Davranışlarımla, yaşam tarzımla örnek alınacak biri miyim?
  •  İletişim halinde olduğum kişileri olumlu mu, olumsuz mu etkiliyorum?
  • Rekabet ettiğim kişiler, kurumun içinde mi dışında mı?
  • Yeni proje ve hizmetler üretmek için hazır ve heyecanlı mıyım?
  • Öğrenmeye açık mıyım?
  • Alçakgönüllü müyüm?
  • Kendimi kişisel veya mesleki anlamda geliştirmek için en son ne zaman, hangi konu da eğitim aldım?
  • Vizyoner miyim?
  • Sonuca ve çözüme odaklı mı çalışıyorum? Yoksa her gün aynı kişilerle oturup, aynı konuları konuşup, havanda su mu dövüyorum?

***
Unutmayalım!

Konumlar ve makamlar insanları belirlemez, insanlar konumlar ve makamları belirler…

* 2008 yılında yazdığım köşe yazımdan alınmıştır.