Blog Arşivi

GEZİ YAZILARIM

Hoşgeldiniz





Translate

Orhan Veli'ye...

80 yılında tanışmıştım şiirlerinle; 15 yaşında, küçük bir kasabadan İstanbul'a yatılı okula gittiğimde...  12 Eylül'ün gölgesinde, biraz tedirgin okuyorduk şiirlerini. 
 Malum, o dönemde evinde Aziz Nesin kitabı bulunanların başına gelenleri biliyorduk...
 "Ağaç" ve "iş olsun diye " şiirin hala ezberimdedir...
 Hatta  "Hiçbir şeyden çekmediğini, nasırından çeken Süleyman Efendi için yazdığın, Kitab-ı  Sengei mezar"
 Ya da  "Bir elinde cımbız, bir elinde ayna, umurunda mı dünya"
 Hele " İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı"
 "Gün alıp başımı giderim"...
 Hele hele "Hürriyete doğru" şiirinde dediğin;
 "Ne duruyorsun be at kendini denize,
 Geride bekleyenin varmış aldırma
 Görmüyor musun her yanda hürriyet 
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol 
Git gidebildiğin yere"
*** 

En çokta "Öyle de yatılmaz ki" şiirinle anılıyorsun...

Bir de çok genç yaşta ölmeni alkole bağlamıyorlar mı?

 Eh yazarsan öyle bir şiir "rakı şişesinde balık olsam diye" Belediyenin açtığı çukura düşüp öldüğünü kim kabul eder ki?
Senin düşüp öldüğün o çukurları, belediyeler 62 yıl sonra bile hala kazıyor ve kimse içine düşmeden gıkını çıkarmıyor, ne yazık ki! Çok üzgünüm...
Ağaca bir taş attım;
Düşmedi taşım,
Düşmedi taşım.
Taşımı ağaç yedi;
Taşımı isterim,
Taşımı isterim!
Ruhun şad olsun Orhan Veli Kanık...