Blog Arşivi

GEZİ YAZILARIM

Hoşgeldiniz





Translate

Yazık değil mi?

Geçtiğimiz pazar, YGS (Yüksek öğretime geçiş sınavı) vardı.







İki milyona yakın öğrenci ve ailelerinin yıllarca hazırlandığı;






Bu hazırlık esnasında maddi manevi zorluklar çektiği sınav…






Heyecanlandıran, strese sokan, kabuslar gördüren, hayat karartan sınav…










Bu sınavı kazanmak eskisi kadar kolay değil. Okul sayısı belli, öğrenci sayısı belli, kontenjan belli…






Bu yüzden, günümüzde neredeyse çocuk doğar doğmaz;






Hangi okullarda okuyacağına, hangi dershanelere gideceğine, hangi öğretmenlerden ders alacağına önceden karar veriliyor.






Hatta gideceği okulun yakınlarında ev tutuluyor. Genellikle derslerini etkilemesin diye, sosyal aktivitelere katılması engelleniyor.






Gece gündüz 7/24 plan program yapılıyor.






Kısaca ne çocukluk ne ilk gençlik yıllarını yaşayabiliyor müstakbel YGS adayları.






Okuma yazma öğrenir öğrenmez, en güzel yıllarını, formül ezberleyerek, test kitapları çözerek, okul, dershane, özel ders üçgeninde geçirirken; seslerini de pek çıkartmıyorlar. Tek hayalleri geleceklerini kurabilmek için, gidecekleri üniversitenin ilk aşamasını atlatmak yani YGS sınavını geçebilmek.






***






Geçen hafta öğrenciler, bu amaçla yıllardır hazırlandıkları sınav için ter dökerken, aileleri de dışarıda kurdeşen döktü; dualar etti.






Kaderinin iki saatlik bir sınavın belirleneceğini bilmek, ne kadar soğukkanlı olursa olsun, ne kadar çalışırsa çalışsın, her öğrenciyi strese sokar. Tabii ki ailelerini de…






Çözdükleri sorulardan, aldıkları puanlarla YGS’yi geçip, LYS sınavına girebilirlerse eğer; yıllardır hazırlandıkları üniversiteye girme şansı için bir adım daha atmış olacaklar. O ruh haliyle, ne kadar başarılı olunabilir ki?






Sınavdan çıktığında, iyi geçti diyenlerin yanı sıra, heyecandan hüngür hüngür ağlayanları, baygınlık geçirenleri görünce, yine içim sızladı.






***






Ertesi gün ise basına yansıyan haberlerden, sınava yetişmeye çalışırken merdivenden düşenleri, trafik kazası geçirenleri, yine de yaralı bir şekilde ya da sedyeyle sınava girenleri öğrendik ulusça...






En üzücü haber ise, 18 yaşındaki bir genç kızın, sınav stresine yüreğinin daha fazla dayanamayıp, durması idi.






Yıllarca üniversiteye girebilmek için kim bilir nelerden taviz vermişti?






Kim bilir ne ümitleri ne hayalleri vardı?






***






Bir YGS daha geçti. Şimdi de sırada LYS stresi var…






Bir taraftan YGS/LYS stresi, bir taraftan da mecliste ki 4+4+4 gerginliği!






Her yıl değişen sınav şeklinden, yapboz tahtasına dönen eğitim sisteminden, kafası karışan çocuklarımızın kafası, şimdide 4+4+4 sistemi ile iyice arap saçına dönecek.






Yazık değil mi?