Blog Arşivi

GEZİ YAZILARIM

Hoşgeldiniz





Translate

Ayağını yorganına göre uzat ya da!

İstediğiniz, beğendiğiniz her şeyi, etiketine bile bakmadan, satın alabilmek; ne kadar güzel olurdu değil mi?







Düşüncesi bile, başta kadınlar olmak üzere, herkesi mutlu eder.






Hesap kitap yapmadan, beğendiğin her şeyi satın alabilmek…






Onu mu alsam bunu mu diye iki saat düşünüp, bir tanesini tercih ettikten sonra, aklı diğerinde kalmamak; ne kadar muhteşem olurdu değil mi?






Gerçi bu yaşam tarzına sahip kişiler de yok değil ama toplumun çok az bir bölümünü teşkil ediyor.






Maaşlı çalışan olsanız da, kendi işinizin patronu olsanız da; mutlaka her ay hesap kitap yapmak zorundasınızdır.






Ama bazen kantarın topuzu kaçar. Sırf indirimde olduğu için hiç ihtiyacınız olmayan bir şeyi satın alırsınız.






Sonrası, “Bu son olsun”, “Bu bana ders olsun”, “ Bir daha asla” ile başlayan pişmanlık dolu cümleler, yeminler, tövbeler…






Tabi, bu alışveriş çılgınlığını körükleyen etkenleri de unutmamak lazım.






“ Kredi kartına on iki taksit”, “iki alana bir bedava”, “şu kadarlık alışveriş yaparsan yüzde bilmem kaç indirim”, “para puan” vs. gibi promosyonlar, reklamlar gibi akıl çelen faktörleri…






***






Kredi kartı mevhumu, hayatımıza hangi yıl girdi; tam olarak hatırlamıyorum.






Sanırım seksenli yılların sonuna doğru idi ya da belki kredi kartı vardı da, ben ancak o tarihlerde edinebilmiştim.






O yıllarda kredi kartı alabilmek bugünkü kadar kolay değildi.






Bir sürü evrağın yanı sıra, iki de kefil isteniyordu mesela. Eğer orta halli bir vatandaşsan, ikinci kredi kartına sahip olmak bir ayrıcalıktı. Bugünkü gibi, kredi kartına taksit olayı da yoktu.






Şimdi geliri iyi ya da kötü herkesin cebinde en az iki bankanın kredi kartı var.






Var da; iyi mi kötü mü bilmem?






Çünkü tanıdığım insanlar da dahil olmak üzere, kredi kartı borcu yüzünden icralık olanlar,






evini satanlar, kalp krizi geçirenleri biliyorum.






Gelirinden fazla alışveriş yapıp, günü gelince borcunu, diğer kredi kartıyla ödemeye çalışanlara da…






Basında da sık sık rastlıyoruz, kredi kartı borcu yüzünden, cinnet geçirip intihar edenlere, ailelerini katledenlere. Bu haberlerin artması tesadüf değil zira son 10 yıldır ülkemizde kredi kartı sayısı yaklaşık dört katına çıkmış ve ortalama alışveriş tutarı yüzde altmışa varan bir artma göstermiş. Hatta geçen yıl ki istatistiklere göre, kredi kartı ve banka kartı harcamalarımız, komşumuz Yunanistan’ın ekonomisini bile geride bırakmış durumda...






***






Çeşit çeşit bankanın kredi kartını cüzdanında taşımanın dayanılmaz hafifliğinin; ödeme günü yaklaştıkça, dayanılmaz ağırlığa dönmesine izin vermemek lazım.






Bir Atasözümüzün dediği gibi ya “ayağımızı yorganımıza göre uzatmak” lazım ya da daha büyük bir yorgan için, çok daha fazla çalışmak. Yoksa sonu hüsran…