Geçen hafta “Yine, yeni bir liman” adlı köşe yazımda; Koruma Klor Alkali Fabrikasının, iskelesini büyütmek istediğinden ve bununla ilgili ÇED toplantısı yaptığından bahsetmiş ve
“Şöyle bir düşündüm. Koruma Klor Alkali’nin mevcut iskelesi; 38 metre uzunluğunda, 4 metre genişliğinde büyütüldüğünde ne olacak?
İskeleye (düşünüldüğü kadar büyütülecekse, liman demek daha mantıklı) daha büyük grostonlu gemiler yanaşacak. Bu da daha çok sintine suyu, daha çok balast suyu demek…
Gemilerin getirdiği yükleri taşımak için, daha çok kamyonun yarattığı trafik, gürültü, çevre kirliliği ve başka şehirlerden iş için göç edecek aileler ise cabası…
Gördüğüm kadarıyla bütün fabrikalar iskelelerini büyütüp liman yapmaya çalışıyor. Amaç kendi hammaddelerini taşımak dışında, başka şirketlere de liman hizmeti vermek mi acaba?
Hani Körfez’i temizlemek için elimizden geleni yapacaktık?” Demiştim.
***
Tam da köşe yazımın yayınlandığı gün, yerel gazeteler de; “Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’nun, AKP’nin 14. yerel yönetimler Danışma Meclisi Toplantısı’nda, prestij projesi olarak, “İzmit Körfezi`nde bir plajımıza mavi bayrak almak için eksikliklerimiz tamamlıyoruz. Çok yakında mavi bayrağımızı alacağız dedi.” Haberi vardı…
Haberi okuyunca önce çok sevindim, çünkü bir zamanlar çeşit çeşit balığın, deniz mahsulünün çıktığı, hatta antik dönemde “istakozlar körfezi” diye anılan güzel körfezimizin, son 20 yıldır geldiği durumu görünce içim acıyor, eski haline geri dönebilmesi için bana düşen ne kadar görev varsa, yerine getirmeye çalışıyordum…
Sonra da şaşırdım. Hatta aklımdan “Acaba bizim belediye başkanımız başka bir kentte mi yaşıyor? Diye geçmedi desem yalan olur. Mavi bayrak almak o kadar kolay mıydı acaba?
Mesela mavi bayraklı plaj olabilme kriterleri arasında “atıkların plaja dökülmemesi, suda zararlı bakterilerin ve kimyasal atıkların olmaması gerekir.” Diye biliyordum.
Şu anda körfezin tüm çevresinde irili ufaklı yüzlerce fabrika, kırk küsur liman varken, hatta yenilerinin açılması planlanırken; mavi bayrağı bize kim verecek, nasıl alacağız? Açıkçası merak ettim.
Aklımın yettiğince düşündüm. En basitinden mavi bayrak alabilmek için, Avrupa’yı Asya’ya bağlayan, D-100 karayolundan her gün geçen yüzlerce ağır tonajlı vasıtanın denize bıraktığı kurşunu bertaraf etmemiz gerekmez miydi?
***
Sonra Büyükşehir Belediyesi’nin geçtiğimiz yıllarda lağım sularının aktığı yerde uluslar arası yüzme yarışması düzenlediğini hatırladım ve bu zihniyetle, İzmit Körfezi’ne mavi bayrak almayı düşünmenin, çokta zor olmayacağına karar verdim.
Mavi bayrak almak, kıyı kanununu yemek kadar kolay olacak mı? Bekleyip göreceğiz.
Zira bildiğim kadarıyla mavi bayrak, pazardan ya da tuhafiyeciden alınmıyor!
Blog Arşivi
-
►
2018
(12)
- ► Haziran 2018 (1)
- ► Mayıs 2018 (6)
- ► Nisan 2018 (2)
-
►
2017
(20)
- ► Kasım 2017 (2)
- ► Eylül 2017 (2)
- ► Ağustos 2017 (2)
- ► Temmuz 2017 (4)
- ► Haziran 2017 (1)
- ► Nisan 2017 (1)
-
►
2015
(34)
- ► Eylül 2015 (1)
- ► Nisan 2015 (9)
- ► Şubat 2015 (3)
-
►
2014
(22)
- ► Aralık 2014 (4)
- ► Kasım 2014 (4)
- ► Eylül 2014 (1)
- ► Haziran 2014 (1)
- ► Mayıs 2014 (1)
- ► Nisan 2014 (1)
- ► Şubat 2014 (3)
-
►
2013
(43)
- ► Aralık 2013 (2)
- ► Kasım 2013 (4)
- ► Eylül 2013 (9)
- ► Haziran 2013 (4)
- ► Mayıs 2013 (4)
- ► Nisan 2013 (2)
- ► Şubat 2013 (4)
-
▼
2012
(52)
- ► Aralık 2012 (4)
- ► Kasım 2012 (5)
- ► Eylül 2012 (4)
- ► Ağustos 2012 (4)
- ► Temmuz 2012 (4)
- ► Haziran 2012 (5)
- ► Mayıs 2012 (4)
- ► Nisan 2012 (5)
- ► Şubat 2012 (4)
-
►
2011
(45)
- ► Aralık 2011 (6)
- ► Kasım 2011 (5)
- ► Eylül 2011 (5)
- ► Ağustos 2011 (3)
- ► Temmuz 2011 (5)
- ► Haziran 2011 (12)
- ► Şubat 2011 (3)
-
►
2010
(182)
- ► Aralık 2010 (182)