Blog Arşivi

GEZİ YAZILARIM

Hoşgeldiniz





Translate

Reklamlar!

Televizyonla pek aram yoktur;  hatta televizyonun elektronik gelir tüketici ve beyin yıkayıcı bir nesne olduğunu düşünürüm.
Genelde haber ağırlıklı programları izlemeye çalışsam da,  herkes gibi ben de ister istemez reklamlara da maruz kalıyorum.
Reklamlar ürünü satmak için yapılıyor ama son zamanlar da yayımlanan iki reklam beni fazlası ile rahatsız ediyor.
Birincisi; sağlıkçıların kesinlikle önermediği, en az sigara kadar zararlı ve obeziteye neden olduğunu söylediği beslenme şeklinin tanıtıldığı bir reklam.
Reklamda verilen mesaj, argo tabiri ile “kıvırmak” yani yalan söylemekle ilgili.
Bu reklam da öğrenciler, öğretmenlerine; çalışanlar patronlarına olmadık bir yalan uyduruyor.
Öğretmen ya da patron inanmadıkça, kıvırdıkça kıvırıyor; hem hareketlerle, hem sözlerle...
Sebep ise “indirimli ürünlerden yararlanabilmek!”

***

Uzmanlara veya RTÜK’e sormak istiyorum; bu ve buna benzer temayı işleyen reklamlar, çocukların bilinçaltına istedikleri bir şeyi gerçekleştirmek için olumsuz mesaj vermiyor mu?  
 Örneğin saygı duymaları gereken, Hz. Ali’nin “ kırk yıl kölesi olmaya ” hazır olduğu öğretmenlerine yalan söylemeyi pardon kıvırmalarının normal bir şey olduğunu empoze etmiyor mu?
RTÜK, Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri, psikologlar bu durumun farkında değil mi?
Yoksa kıvırmak, yalan söylemek artık normal bir davranış şekli oldu da ben mi kaçırdım.
Üstelik yalanın pembesi, beyazına bile karşı iken…

(“Yalan söylemekle kalınsa iyi artık öğretmenlere kurşun sıkılıyor” dediğinizi duyar gibi oldum.)

***

İkinci reklam ise; evimizin ihtiyacı kepçeden bahsederken, kepçe kulaklı bir çocuğun gösterilmesi…
Çeyrek asır önce ilköğretim yıllarım da tanık olduğum kadarıyla, gözlük taktığı için topluca “ dört göz, dört göz” diye dalga geçilen çocuklar elli santim yakınını göremediği halde, gözlük takmıyorlardı. Tembel sanılan bu çocuklar belki de tahtayı göremediği için başarısızlardı. Zaten o zamanlarda büyük numaralar şişe dibi gibiydi; şimdiki gibi lens ya da lazer operasyonları da yoktu. Geçen sürece rağmen, insanların fiziksel yönleri ile hala dalga geçiliyor ki, çocuklar gözlük takmak istemiyor.
Şaka gibi ama yakın bir süreçte ünlü mankenlerimizden biri kepçe kulakları düzelsin diye, kulaklarını Japon yapıştırıcısı ile yapıştırmıştı.

***
İstesek de istemesek de görsel ve basılı medya toplumumuzu etkiliyor, şekillendiriyor.
“Eğitim şart” deyip duruyoruz da; en azından, “reklamlar” da hedef kitleye olumlu mesajlar verilse, daha iyi olmaz mı?
Posta Gazetesi Doğu Marmara Eki 8 Ekim 2011