İnsanlık ortak paydasında; hiç birimiz dörtdörtlük, hiç
birimiz mükemmel değiliz.
Bilerek ya da bilmeyerek hepimiz hata yapıyoruz.
Hata yaptığımız da ise; kişilik yapısına göre ya “hata
insanlara mahsustur” sözünün ardına sığınıyor, ya yerin dibine giriyor ya da
yapılan hatanın farkına bile varmıyoruz…
Yaşadığımız toplumda, hata yapmak son derece normal karşılansa
da, ayıplansa da “tecrübe” olarak kabul edilir.
Ancak aynı hatayı üst üste yapmanın “aptallık” olduğunu söyleyen Aristo’ya
katılmamak da mümkün değil…
…
Evet, hata yapmak olağandır; insanlar hayatta hata yaparak
öğrenir. Yaptıkları hatalardan ders çıkararak olgunlaşır ve büyürler. Sonra da
aynı hatayı yapmaması için çocuklarına ya da arkadaşlarına sayfalar dolusu ders
verirler...
70-80 yaşındaki tanıdıklarımızdan genellikle duyarız:
“Ahh ahh, şu anda ki aklımla senin yaşında olsaydım; şöyle
yapardım, böyle yapardım” gibi pişmanlıkla yoğrulmuş sözleri, keşkelerle dolu
cümleleri…
Genellikle dinlemek istemeyiz; sıkıcı gelir.
Mutsuzluk, olumsuzluk vardır çünkü ve hiçbirimiz olumsuz
cümlelerden hoşlanmayız…
…
Hata sözcüğü kişiye göre değişebilir. Birine göre hata olan bir
şey, başka birinin hayali olabilir. Örneğin ressam olmayı düşünen birinin aile
baskısı ile doktor ya da avukat olması ya da tam tersi gibi…
Ailesinin istediği
mesleği ya da eşi seçtiği için pişman ve mutsuz olan; bu nedenle depresyona giren, isyan eden,
hayatı kendine ve çevresindekilere zindan eden birçok kişi tanıyorum. Mutlaka
siz de tanıyorsunuzdur…
…
Bazı kişiler hata yaparak öğrenir. Yanlış yaptığını gören ve
onu uyaran arkadaşlarını ya da ebeveynlerini dinlemez.
Verilen akılları duymaz, kendi kafalarının dikine gider.
İlle kafasını duvara vurup, canı yanınca öğrenir ve buna “tecrübe” derler.
Bazıları ise başkalarının hatalarından ders alırlar; gözlemcidirler.
Yaşça kendinden büyük ya da deneyimli insanları izlerler, dinlerler. Bunlara literatürde
“akıllı insanlar” diyorlar…
Hem akıllı hem başarılı insanlar ise yaşamı “başarılı
insanların başarılarından öğrenirler”
Kısaca söylemek gerekirse; “Kendi hatalarımızdan değil de
başkalarının hatalarından öğrenmek, daha az can yakıcıdır. Başkalarının
başarılarından öğrenmek ise bayağı bir zaman kazandırır.”
Hayatın provası yok. Üstelik çok kısıtlı bir zaman diliminde
ve sadece bir kere yaşıyoruz.
O halde kafamızı duvara çarparak öğrenmek yerine,
başkalarının başarılarından öğrenmeye ne dersiniz?
Posta Gazetesi Doğu Marmara Eki 9 Temmuz 2011