Birleşmiş Milletlerin düzenlediği, iklim toplantısı 11-22
Kasım tarihleri arasında;
Polonya’nın başkenti Varşova’da gerçekleştiriliyor.
Bir yandan başbakanın kızlı- erkekli polemiğini, diğer
yandan Adana Valisinin küfürlü söylemini tartışırken, bu konferans yeterince
ilgi alanlarımıza giremedi ne yazık ki!
Halbuki geçtiğimiz hafta “asrın felaketi” ifadesinin bile az geleceği,
tarihin en büyük tayfunlarından biri yaşandı Filipinlerde… 10 binden fazla
insan öldü.
Milyonlarca insan mağdur oldu; açlık ve susuzlukla savaşıyorlar.
Kasırga, Vietnam ve Çin’de de yüzlerce insanın canına mal
oldu.
***
Konferansta, Filipinler iklim komiseri Naderev Sano, “Dev
tayfunların artık günlük hayatın bir parçası olduğunu, bunun önüne geçebilmek
için ciddi adımlar atılması gerektiği” ifade etti.
Ancak, Uluslararası Küresel İklim Değişimi Konferansının
amacı; dünya iklim değişikliğini yavaşlatmak için 2015 yılında bir anlaşmaya
varabilmek…
Çevreciler, hızlıca gerekli önlemler alınmadığı takdirde;
sıcak hava dalgalarının, sel felaketlerinin artacağını, deniz seviyesinin daha
fazla yükseleceğini söylüyor.
Fakat okuduğumuz haberlere
göre, toplantıdan iklim değişikliği ile mücadele için ciddi bir sonuç çıkacağı
beklenmiyor. Çünkü birçok gelişmiş ülke, iklim değişikliğinden ziyade, ekonomik
aksaklıklardan endişeleniyor.
Ne yazık ki, yenilenebilir enerjiye yatırım yapmaktan
kaçınıyor!
***
Peki, biz ülke olarak, iklim değişikliğinin neresindeyiz?
Aslında bir çoğumuz gidişatın farkındayız ama umursamıyoruz.
Umursamıyoruz diyorum çünkü yazın az da olsa yağan- ama
sağanak şeklinde yağan- yağmurlarla, yerin altına gömdüğümüz 169 milyarlık
yatırımın boşuna olduğunu gördük.
Sadece dere yataklarının etrafındaki yerler olsa içim gam
yemeyecek ama kentin her yanını, sular, seller götürdü.
Şu anda ise Kasım
ayının ortalarına gelmemize rağmen hala yazdan kalma günlük güneşlik günler
yaşıyoruz.
Yaşadığımız düzensiz hava koşulları ve değişen iklimle
birlikte, ülkemizde ki erozyon ve çölleşme de artıyor.
İstatistiklere göre,
yüzyılın sonuna doğru Avrupa ve Orta Asya bölgesinde aşırı hava
olaylarına maruz kalacak ülkeler arasında ilk üç sırada yer alıyoruz.
En komiği ise, üç tarafı denizlerle çevrili, gani gani akarsu
ve göllerimiz olmasına rağmen, su fakiri ülkeler arasında yer alacak
olmamız.
***
Bu bilimsel gerçekleri bilmemize rağmen;
Ne yazık ki biz hala kısa günün karı olan, termik ve nükleer
santral yapmanın
ya da Atalarımızın diktiği mevcut 3-5 ağacı kesip, AVM,
fabrika veya yol yapmanın peşindeyiz!
Ne diyeyim Allah sonumuzu hayır etsin.