Bu hafta ki köşe yazımda;
okuduğum bir kitabı paylaşmak istiyorum sizlerle.
Bu kitap, liderlikle ya da
liderlerle ilgili, düşündüğüm şeylere tercüman olmuş desem yeridir.
Sık sık konuşulan “ Liderlik
doğuştan gelir” sözüne katılmadığım gibi;
“Karizmatik liderler” konusunda da, insanlarla
hemfikir olamıyordum zira.
Karizmatik lider diye gerek
iş dünyasından, gerek sivil toplum kuruluşlarından gerekse politikacılardan öve
öve bitirilemeyen insanlar, bana o kadar da hitap etmiyordu. Uzun boylu olmak,
efe gibi yürümek, az gülmek, yeri geldi mi gürlemek, sağa sola emir yağdırmak, insanları
küçümsemekle; karizmatik olunmaz, lider olunmaz, diye düşünüyordum.
Benim düşündüğüm, beklediğim
liderlik; karizmatik liderlik değil, mıknatıs liderlikmiş meğer…
Bunu “mıknatıs insanlar”
kitabını okuyunca anladım. Neymiş arada ki fark?
Bizi kendine çeken, saygımızı kazanan ve
mutlak bağlılığımızın sağlayan mıknatıs insanın (liderin) sırrı neymiş; bakalım
mı?
·
Karizmatik
insanlar (liderler), bencil olmaya eğilimlidir; mıknatıs insanlar (liderler),
cömerttir.
·
Karizmatik
insanlar genellikle alıcıdır; mıknatıs insanlar verici.
·
Karizmatik
insanlar çoğunlukla güvensizdir ve alkış ister; mıknatıs insanların buna
ihtiyacı yoktur.
·
Karizmatik insanlar
kendilerine odaklanır; mıknatıs insanlar nedene ve yapılması gereken işe.
·
Karizmatik
insanlar bağlılık yeminlerine inanır; mıknatıs insanlar içinse sözden çok eylem
önemlidir…
Dedikten
sonra mıknatıs insan tanımını yapıyor yazar:
“Mıknatıs
insanlar; örnek yol göstericiler, liderler ve karakter modelleridir. İnsanları cezbederler,
çünkü bir övgü ya da kesin bir sadakat beklemeksizin çevrelerindekilere yardım
ederler. Mıknatıs insanların karizmatik olması gerekmez ya da onlar buna ihtiyaç
duymaz. Temel fark; karizmanın durumuna göre, kullanılması ya da
kullanılmamasıdır. Mıknatıs insanlar
aynı zamanda cömert etkileşimlerinde, içten ve tutarlıdır. Etkileri süreklidir.
Karizma
ise, belli ortamlarda (!) azalabilir ya da yok olabilir. Yeniden canlandırmaksa,
neredeyse imkansızdır.”
Ve
bir tokat gibi şu sözleri suratımıza çarpıyor:
“Pek
çoğumuz, toplumsal değerlerin önemini kabul eden ve bunları uygulayan bir
kültür içinde yaşamak istediğimizi söylemek isteriz. Ne yazık ki çoğu insan
güven, onur ve saygınlığa giden zorlu basamakları çıkmaktan kaçınarak; ün, şöhret
ve popülerliğe kısa yoldan ulaşmaya çalışır. Sizin de anlaşılmaz nedenlerle,
bir anda zirveye ulaşmış gibi görünen insanlardan oluşan bir liste
yapabileceğinize bahse girerim. Şahsen ben, onlara yapılan yaltaklanmalardan
bıktım; özellikle de birçoğunun düpedüz dolandırıcı olduğu kanıtlanmışken…
***