Blog Arşivi

GEZİ YAZILARIM

Hoşgeldiniz





Translate

Batı cephesinde yeni bir şey var mı?

2007 yılında yazdığım köşe yazımı paylaşayım istedim sizlerle, 8 yılda değişen bir şey olmuş mu, tabiri caizse “Batı cephesinde yeni bir şey var mı?” diye…
“Kuşkusuz, bugünlerde en çok konuşulan konu, kimlerin listeye girip giremeyeceği konusudur.
En çok istenen ve beklenen de kadınların bu listelerde seçilebilir sıralarda yer alması…
Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA-DER) ve “Yerel Gündem 21 Kadınlar için seçim kotası çalışma grubu” aylardır önümüzdeki seçimlerde daha çok kadının mecliste yer alabilmesi için kampanyalar düzenlediler. Siyasete kadın katılımının artması için bıyık takarak ‘Meclise girmek için erkek olmak şart mı?’ dediler.
Farklı bir kampanya yapmaya çalıştı KA-DER, bıyıklı kadınlarla…
Bakalım ne kadar sonuç getirecek?
Hatta kadınları eğitime tabi tuttular. Bu eğitimlerde bilimsel derslerin yanı sıra ‘kıskançlık ve rekabet’ dersleri bile verildi. KA-DER Genel Başkanı ‘ Siyasi arenada kadınlar arası kıskançlık erkekler tarafından kışkırtılıyor. Kadınlar birbirini kırarak siyaset alanından uzaklaştırılmak isteniyor.’ diyor. Bunu önleyebilmek için yoğun eğitim çalışmaları yapıyorlar. Siyasi partilerde kadın kotası uygulaması ve seçim yasasının değişmesi ile ilgili imza kampanyaları düzenliyorlar.
***                                     
Ülkemizin nüfusunun yarısı kadınlardan oluşuyor. Kadınların dörtte birini aşkın bölümü iş hayatına katılıyor. Öğretim üyeliği tıp, diş hekimliği, hukuk ve hizmet sektörü alanlarında yüksek oranlarda temsil edildiği görülüyor.
Ama siyasette katılım oranı maalesef yüzde 4,4 tür…
Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Atatürk’ün öngörüsü ile 1930 yılında, belediye seçimlerinde kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi. Böylece Türk kadınına birçok Avrupa ülkesinden çok daha önce siyasetin kapıları aralanmış oldu.
1935’te ise ilk kez Türkiye Büyük Millet Meclisine 17 kadın milletvekili girdi. Bu yüzde 4,6 oranında bir katılımdı. Kadın temsilinde dünya sıralamasında Türkiye’nin yeri ikinci sıraydı. Uzun dönem Türkiye Büyük Millet Meclis’indeki kadın sayısı birçok Avrupa ülkesini bile geride bıraktı. Ancak bu 4,6 lık oran cumhuriyet tarihinin en yüksek katılım oranı olarak kaldı ne yazık ki…
Dünya parlamentolarında kadınların sayıları hızla yükselirken, Türkiye’de çok partili döneme geçilmesiyle birlikte kadınların seçilme oranı da düşmeye başladı. Bugün yüzde 4,4’le 167 ülke arasında 163. sıradayız.
Mozambik, Uganda Ruanda, Irak gibi ülkelerde kadın temsilinin ülkemizden daha yüksek olması ne kadar ilginç değil mi?
Yerel yönetimlerde ise durum daha da vahim…
Türkiye’de 3000 den fazla belediye içinde sadece 18 tane kadın belediye başkanı vardır.
 Bunların bir tanesi il belediye başkanıdır. Yerel siyasete kadınların katılımı yüzde 1’e bile ulaşamamaktadır.”
Rakamlarda ki artı eksi 3-5 lere takılmazsak eğer, o günden bugüne değişen çok fazla bir şeyin olmadığını, hatta iktidar tarafından kadınların değil siyasetten, toplumsal yaşamdan bile silinmeye ve eve mahkum edilmeye çalışıldığını görüyoruz.
***

Her şeye rağmen,  ben dahil Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsil etmek için karar veren ve inançla yola çıkan tüm kadın adayları kutluyor ve bu yolculukta başarılı olacağımıza inanıyorum.